Türkkültüründe isim verme geleneği dönemsel olarak değişikliklere uğramış olsa da bazı yönleri ile günümüzde yaşatılmaya devam etmektedir. İsim verme geleneğinde çok eskiden bebekler beyaz bir keçeye sarılır, evin eşiğinden 3, 7 veya 9 kere geçirilirdi. Bu işlemden sonra isim konulurdu. Böylece bebeğin yaşamı RemziHoca Sınav Yorumları Ve Muhtemel Doğru Cevapları. 2017 Sonbahar YDS bu gün gerçekleşti. Remzi Hoca'nın YDS sınav yorumları ve olası doğru cevaplarını sizlerle paylaşıyoruz. 0 20172. #e-YDS #Kısa İngilizce Notlar #Bizden Haberler #Yabancı Dil Öğrenimi #YDS. 24/04/2015. Engüzel hikayeler; Atatürk ile ilgili resimli yazılar, Atatürk resimli sözleri facebook, Atatürk fotoğrafları ve sözleri, Atatürk diyorki resimli,bu yazımızda sizlere hazırladık. 23 Nisan ile ilgili Kısa Sözler Özlü – Çocuk Sözleri. guzelsozler-19 Nisan 2020. Atatürkün Hayatı > OKUL KÖŞESİ > Yardımlaşma ve Dayanışma İle İlgili Hikaye. Mayıs 24, 2016 OKUL KÖŞESİ dayanışma konulu hikaye, yardımlaşma hakkında yazı, yardımlaşma ve dayanışma. Çorakköyün sakinleri yine mahsulün verimsizliğinden dert yanıyorlardı. Ekinler nazlı, cepler delik idi bu köyde. Açtı"Ne var Küçüğüm" dedi. "Seni Seviyorum" dedim. Gülümsedi "Evet" dedi. "Ne evet" dedim. Konuşmadı. Koşarak dışarı çıktım. Bir ay boyunca evden çıkmadım. Bir gün kızlarla konuşurken. Ambulans geldi onun evine girdi. Sedye ile onu dışarı çıkardılar. Önümüzden geçerken: "Ben de seni Küçüğüm" dedi. Kıpkırmızı oldum herkes bana bakıyordu. AtatürkAdalet ile ilgili Sözleri. Yazar Sibel 21/01/2013. Adalet gücü bağımsız olmayan bir milletin, devlet halinde varlığı kabul olunmaz. Bu memlekette hükümsüz vatandaş öldürülmez. Vatandaş ancak mahkeme kararıyla cezalandırılır. Devlet NqIuv. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili kompozisyon örnekleri sunduğumuz sayfamıza hoş geldiniz. Bu sayfada Atatürk’ün hayatı ile ilgili kompozisyon örnekleri bulacak ve benim için Atatürk anlamının ne olduğunu sizler de okuyacaksınız. Atatürk'ü anlatan kompozisyon örnekleri kısa ve uzun olarak tutulmuş, böylece ilkokul, ortaokul, lise öğrencilerinin tamamına hitap edecek bilgilendirici metin örnekleri oluşturulması hedeflenmiştir. Sizler de Atatürk konulu kompozisyon yazıları yazarak bize gönderebilir veya yorum kısmından paylaşabilirsiniz. Mustafa Kemal Atatürk ULU ÖNDER MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Atatürk, üzerinde yaşadığımız bu toprakların kurtarıcısı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanıdır. O, ender şahsiyetlerden bir tanesidir. Ülkemiz için daima bir manevi önder olarak yaşamaya devam edecektir. Atatürk, vatanseverlik duygusu gelişmiş, cesur ve zeki bir insandı. Vatanı için giremeyeceği tehlike yoktu. Nitekim, Kurtuluş Mücadelesi yıllarında dönemin otoritelerini karşısına almış, ölmek pahasına da olsa ülkeyi kurtarmak için çeşitli girişimlerde bulunmuştur. Halkı bir araya getirerek kurtuluş mücadelesini başlatmak için Anadolu'nun her bir toprağını karış karış dolaşmış, gecesini gündüzüne katmıştır. İleri görüşlülüğü sayesinde geleceğin nasıl olacağını öngörmüş ve ona uygun adımları atmıştır. Ülkeyi saplandığı bataklıktan kurtarmış ve bugünkü muasır medeniyetler seviyesine çıkarmıştır. Atatürk bedenen ölse de kalplerimizde yaşamaya daima devam edecektir. Biz, bu ülkeyi ondan emanet aldık. Bu emanete asla ihanet etmeyeceğiz. Onun bıraktığı yerden bayrağı devralıp sürekli gelişmeye devam edeceğiz. -SON- ATATÜRK'ÜN HAYATI Mustafa Kemal, 1881 yılında Selanik'te Ali Rıza Bey ve Zübeyde Hanım'ın çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. İlk eğitimine mahalle mektebinde başladı; ancak kısa bir süre süre babasının isteği ile Şemsi Efendi Okuluna yazıldı. Bu yaşlarda iken babasını kaybetti. Daha sonra Selanik Mülkiye Rüştiyesi, oradan da Selanik Askeri Rüştiyesine geçti. Bu okulunda iken matematik öğretmeni Yüzbaşı Mustafa Efendi, ona Kemal adını verdi. Okulunu bitirdikten sonra Manastır Askeri İdadisine girdi. Buradaki eğitimini de başarı ile tamamladıktan sonra Harp Akademisine kaydoldu. Henüz buradaki eğitimine devam ederken önce kendisine üsteğmenlik rütbesi, daha sonra ise yüzbaşılık rütbesi verildi. Bu sıralarda Mustafa Kemal, vatan ile ilgili konulara ilgi duydu ve samimi olduğu bazı arkadaşları ile çeşitli çalışmalar yapmaya başladı. 1. Dünya Savaşı'nda ilk büyük görevini gönüllü olarak aldı. Tekirdağ’da kurulan 19. Tümen Komutanlığına getirildi. Burada çok önemli başarılara imza atarak ismini duyurmayı başardı. Dört yıl süren Birinci Dünya Savaşı'ında çeşitli cephelerde mücadele etti. Savaş sonunda ise düşman devletleri tarafından sömürülmeye çalışan ülkemizi canı pahasına korumaya çalıştı. Anadolu'yu gezerek çeşitli kongreler ve genelgeler yaptı. Anadolu halkını bir araya getirerek düşmanları püskürtmeyi başardı. 29 Ekim 1923 tarihinde cumhuriyetin ilanı ile Mustafa Kemal cumhurbaşkanı olarak seçildi. Ülkenin düşmanlardan kurtarılmasından sonra sıra ülkeyi her yönüyle geliştirmeye geldi. Vefatına kadar her alanda birçok yenilikler yapıldı. 1934 yılında Soyadı Kanunu getirildi ve ona da Atatürk soyadı layık görüldü. Atatürk her yönüyle kendisini geliştirmiş cesur bir insandı. Kitap okumayı, bilim ve sanatla ilgilenmeyi çok severdi. 10 Kasım 1938 yılında yakalandığı hastalık sebebiyle aramızdan göçtü. -SON- ATATÜRK SEVGİSİ Sevgili Atam, iyi ki bu dünyaya senin gibi cesur, senin gibi vatanperver, zenin kadar zeki bir insan gelmiş. Ve yine iyi ki bu insan tam da zamanında bizim ülkemize gelmiş. Sen, bu toprakların kurtarıcısı oldun. Senin büyük çalışmaların ve cesaretin sayesinde bu yurttan düşmanlar kovuldu. Yine senin sayende ülkemiz gelişerek bugünkü halini aldı. Değerli Ata’m, senin döneminde yaşayıp seni tanımayı seninle konuşmayı çok isterdim. Seni kitaplardan okuyarak ve büyüklerimizden dinleyerek tanıdık. Tanıdıkça seni daha çok sevdik. Bir an korkmadan, kimseden çekinmeden vatanı kurtarmak için neler yaptığını öğrendik. Ülkeyi tüm geri kalmışlıklardan kurtarmak için ne kadar çabaladığını öğrendik. Kimseye boyun eğmediğini öğrendik ve seninle gurur duyduk. Sen her zaman bilime önem verdin. Biz de senin yolundan ilerlemeye, bilimin ışığında yaşamaya devam edeceğiz. Senin de dediğin gibi senin bu dünyadaki ömrün bitti; ancak senden miras aldığımız bu vatanı ilelebet yaşatacağız. -SON- ATATÜRK'ÜN ÖZELLİKLERİ İLE İLGİLİ KOMPOZİSYON Atatürk, iyi kişilik özelliklerinin belki de tamamını kendisinde barındırıyordu. Ancak onun dikkat çeken bazı özellikleri vardı. Atatürk her şeyden önce vatanseverdi. Vatanı için giremeyeceği tehlike yoktu. Ülkenin kurtuluşu için gece gündüz demeden çalışır, bunun için günlerce uykusuz kalırdı. Bayrak sevgisi büyüktü. Atatürk iyi bir yöneticiydi. Emri altındaki orduları hatta cumhurbaşkanlığını yaptığı ülkeyi nasıl idare etmesi gerektiğini, onu daha ileriye nasıl götüreceğini çok iyi biliyordu. Atatürk ileri görüşlü bir insandı. O, geleceği kestirebiliyor ve tüm adımlarına buna göre atıyordu. Açık sözlüydü. Kimseden herhangi bir çekincesi yoktu. Söylemek istediğini olduğu gibi söylerdi. Bilime önem verirdi. Her zaman bilimin ışığında ilerler, bir ülkenin ancak çok çalışarak, bilime önem vererek ilerleyebileceğini savunurdu. Hatta ’Eğer bir gün benim bir sözüm bilime ters düşerse, bilimi seçin.’’ diyerek bilime verdiği önemi vurgulamıştır. Atatürk idealist bir insandı. Gelecek ile ilgili planları vardı. Planlarını gerçekleştirmek için durmadan çalışıyordu. Atatürk çok yönlü ve sanatsever bir insandı. Askeri ve siyasi yönünün dışında birçok alanla ilgilenirdi. Örneğin matematiği çok severdi, hatta kendisinin yazdığı bir geometri kitabı bile bulunmaktadır. Ayrıca, müzik, tiyatro ve benzeri sanatlara da ilgi duyardı. Atatürk, iyi kalpli biriydi. O, halkını daima düşünür, halkının acısı ile hüzünlenirdi. Halkını refaha ulaştırmak için uğraşırdı. Çocukları da çok severdi. Çok zeki bir insandı. Nerede ne zaman nasıl davranacağını çok iyi bilirdi. Çok kitap okurdu. Okuduğu kitapların önemli yerlerini not alır ve aklında tutardı. Kısacası Atatürk, her yönüyle mükemmel bir insandı. -SON- BENİM İÇİN ATATÜRK Benim için Atatürk bir kahramandır. O, büyük bir şahsiyettir. Benim için en büyük komutan, en ileri görüşlü ve en cesur insandır. Bilime önem veren, hurafelerden uzak duran, modern hayatı benimsemiş ve çağına ayak uyduran bir insandır. Benim için Atatürk bir kanaat önderidir. Yolunda gidilecek, sözlerine önem verilecek ve yaptıkları kopya edilecek bir kişiliktir. Benim için Atatürk, gelmiş geçmiş en iyi devlet adamıdır. Karizmatik ve cana yakındır. Fedakarlığın timsalidir. Benim için Atatürk, güzel olan her şeydir. -SON- Beyler bayanlar, Atatürk'ü anlatan en güzel kompozisyon yazılarımızı sizin için yazdık. Atatürk ile ilgili bilgilendirici metin örnekleri sunduk ve Atatürk'ün hayatı kısa kompozisyon olarak ele alındı. Sizler de Atatürk ile ilgili güzel düşüncelerinizi bizimle paylaşabilir bu yazıya bir destek sunmuş olabilirsiniz. atatürk sözleri kısa Atatürk Sözleri Kısa, Atatürk Sözleri Resimli, Atatürk Sözleri facebook, Atatürk Sözleri Tumbler, Atatürk Sözleri Anlamlı, Atatürk Sözleri 2020 Atatürk Sözleri Kısa mesajlarını içeren sayfamızda ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün en beğenilen sözlerini derlemeye çalıştık. Bu sayfadaki en güzel Mustafa Kemal Sözlerini facebook, whatsapp ve sms olarak paylaşabilirsiniz. barış ile ilgili güzel sözler “Şayet ölecek olursam, memlekete ait söyleyecek hiçbir şeyim yoktur. Çünkü yürürlükteki Cumhuriyet yasaları bu işleri temine yeterlidir.”. Bizim maviye olan sevdamız, Selanik’te açılan bir çift gözle başladı. Mavi gözlüm , Sarı Saçlım. ATAM. “Bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz.” “Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin” muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir. “Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.” “Medeniyet öyle bir ışıktır ki, ona kayıtsız olanları yakar, mahveder.” “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.” Bir milletin ahlak değeri o milletin yükselmesini sağlar. Milletim beni istediği yerde yatırsın yeter ki beni unutmasın. Benim kahramanlarım hayallerini hiçbir şeye satmayan kişilerdir. Vatana ihanetin nedeni olmaz er yada geç bedeli olur. “Millet yürüdüğü yolu pek büyük yanılmazlıkla seçmiştir ve bu yolun sonunda parlayan mutluluk güneşini bütün açıklığıyla görmektedir. Bu millet o güneşe ulaşacaktır. Ve hiçbir kuvvet onu engel olamayacaktır.” Atatürk Sözleri Resimli Hakikati konuşmaktan yeni sözler – En yeni mesajlar Bu memleket tarihte Türk’tü halde Türk’tür ve ebediyeten Türk kalacaktır. Dünyada ve dünya milletleri arasında sükûn ve iyi geçim olmazsa bir millet kendisi için ne yaparsa yapsın huzurdan mahrumdur. Kudretsiz beyinler, zayıf gözler gerçeği kolaylıkla göremezler. O gibiler, büyük Türk Milleti’nin yüksek seviyesine nazaran geri Mustafa Kemal Atatürk Sözleri Mesajları Gençler! Vatanın bütün ümidi ve geleceği size, genç kuşakların anlayış ve enerjisine bağlanmıştır. Sporda başarılı olmak için bütün milletçe sporun niteliği ve değeri anlaşılmış olmak ve ona kalpten sevgiyle bağlanmak ve onu vatani görev saymak gerekir. “Eğer ülkeni kurtaracak bir lider beklemekteysen, ben size hiçbir şey öğretememişim demektir.” Kurtulmak ve yaşamak için çalışan, çalışmak zorunda olan bir halkız. Bundan dolayı her birimizin hakkı vardır, yetkisi vardır. Fakat çalışmak sayesinde bir hakkı kazanırız. Yoksa arka üstü yatmak ve ömrünü çalışmadan geçirmek isteyen insanların bizim toplumumuzda yeri yoktur, hakkı yoktur. Bağımsızlıktan yoksun bir ulus uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz. Acizler için imkansız, korkaklar için müthiş gözüken şeyler kahramanlar için idealdir. Verdiğiniz emrin yapıldığından emin olmak istiyorsanız ta en son gerçekleşme ucuna kadar kendiniz onun başında bulunacaksınız. Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder. Türk milleti istiklalsiz yaşamamıştır yaşayamaz ve yaşamayacaktır. Hiç bir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır, çalışkan olmak. Ey kahraman Türk kadını sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın. Sayfa İçeriği1 Atatürk Sözleri Kısa – En Güzel Atatürk Sözleri Atatürk Sözleri Kısa, Atatürk Sözleri Resimli, Atatürk Sözleri facebook, Atatürk Sözleri Tumbler, Atatürk Sözleri Anlamlı, Atatürk Sözleri Atatürk Sözleri What's your reaction? Rehber Kategoriler Konular Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı. 1881 senesinde Selanik'te bugün müze haline getirilen evde dünyaya Ali Rıza Bey, annesi Zübeyde Hanımdır. İlköğrenimine Selanik'te Fatma Hanım Mahalle Mektebinde, sonra da 6 yaşında Şemsi Efendi İlkokulunda başladı. Babası Selanik'te Asakir-i Milliye Taburunda mülazım olarak 1876 çalışıp, bilahare Evkaf katipliğinde rüsumat memurluğu yaptı. Daha sonra bu vazifeden ayrılarak kereste ticareti ile Kemal, babasını çocuk yaşta kaybedince, annesi ve kızkardeşi ile birlikte bir ara çiftlikte kahyalık yapan dayısının yanına gitti. Sonra annesi onu Selanik'te bulunan kızkardeşinin yanına göndererek Selanik Mülkiye İdadisine yazdırdı. Kısa bir müddet sonra büyük annesi onu okuldan ayırdı. Ancak gizlice Selanik Askeri Rüşdiye imtihanlarına girip kazanması ile askeri meslek hayatı başladı. Mustafa isimli matematik öğretmeni 1893'te başarısı sebebiyle; ?Bundan sonra senin ismin Mustafa Kemal olsun.? dedi. Bu isim kendisi, öğretmenleri ve öğrenciler tarafından Askeri Rüşdiyesini bitiren Mustafa Kemal, daha sonra Manastır Askeri İdadisi Lisesinden mezun oldu. Bu arada tatillerde Frerler'de Fransız okulu Fransızcasını ilerletti. 13 Mart 1899'da İstanbul Harp Okuluna girdi. Meslek dersleri yanında, lisan ve kültürünü geliştirmeye başladı. Geleceğe dönük hayalleri, yapmayı tasarladığı devrimlerin fikri temeli daha Harbiye'deyken Harbiye'den mezun olup, 1903'te üsteğmen olan Mustafa Kemal, Erkan-ı Harb Kurmay olmak üzere Harp Akademisi tahsiline başladı. 11 Ocak 1905'te Kurmay Yüzbaşı olarak Harp Akademisinden mezun olduktan sonra, Şam'a tayin edildi. Kurmay stajını da 5. Ordu emrinde yaptı. Harran'da Dürzilerle çıkan bir ihtilafı halletti. 1906 Ekiminde Şam'da Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni gizlice kurup kimsenin haberi olmadan Selanik'e giderek burada bir şubesini açtı ve Yafa'ya Haziran 1907'de Önyüzbaşı Kolağası oldu. 13 Ekim 1907'de Makedonya'da 3. Ordu Karargahına tayin olundu. 22 Haziran 1908'de Garp Demiryolları Selanik-Ürgüp hattı müfettişliğine getirildi. 13 Ocak 1909'da 3. Ordu Selanik Redif Tümeni Kurmay Başkanlığına tayin tarihlerde Makedonya'da İttihat ve Terakki Cemiyeti çok faal çalışıyordu. Teşkilatın Eylül 1909'da toplanan ikinci kongresine Trablusgarb delegesi olarak katıldı. Fakat bunların çalışma tarzlarını ve düşüncelerini beğenmiyordu. Kongrede; ?Asıl mesele, yıkılmak üzere bulunan imparatorluktan bir Türk Devleti çıkarmaktır.? diyerek, kendi görüşünü izah etti. Enver Paşa ile bütün kongrelerde çekişti. Mustafa Kemal'e göre; ?İmparatorluğu yavaş yavaş tasfiye etmeliydi.? Mustafa Kemal, teşkilat içerisinde İsmet İnönü, Kazım Karabekir ve Fethi Okyar gibi kendisini destekleyen isimler buldu ise de görüş ayrılıkları yüzünden cemiyetten Mart Vak'asında 31 Mart 1325-13 Nisan 1909 İstanbul'a gönderilen Hareket Ordusunun görevi sona erince, yeniden Selanik'e 3. Orduya Kurmaybaşkanı olarak tayin olundu. 1910 senesinde Arnavutluk harekatına katıldı. 13 Eylül 1911'de İstanbul'da Genel Kurmay Karargahında görevlendirildi. 27 Kasım 1911'de binbaşılığa yükseldi. 18 Aralık 1911'de Bingazi ve Derne Şark Gönüllüleri Komutanı oldu. 9 Ocak 1912 Dobruk taarruzunu idare etti. 11 Mart 1912'de Derne Komutanlığına Ekim 1912'de İstanbul'a döndü. Rahatsızlığı sebebiyle tedavi gördü. Bahr-i Sefid Mürettep Kuvvetleri Harekat Şube Müdürlüğüne, 24 Kasım 1912'de Bolayır Kolordu Kurmay Başkanlığına tayin edildi. 1 Mart 1914'te yarbay oldu. Bükreş ve Belgrad Ataşe Militerliklerinde bulundu. Oradan Çanakkale'de 19. Tümen Komutanlığına tayin olundu. 25 Şubat 1915'te Eceabat'ta göreve başladı. 25 Nisan 1915'te Karaçimen'de düşman taarruzunu durdurdu. 1 Haziran 1915'te Anafartalar Grup Komutanlığına tayin olundu. 10 Ağustos 1915'te Anafartalar'da düşmanı püskürttü. Bu sırada Enver Paşa ile arası açılarak görevinden istifa etti ve İstanbul'a geldi. Ocak 1916'da Edirne'de bulunan 16. Kolordu Komutanlığına tayin olundu. 27 Şubat 1916'da Generalliğe yükseltildi. 7 Ağustos 1916'da 2. Ordu Komutanlığına getirildi. 5 Eylül 1917'de 7. Ordu ile Suriye'ye gitti. 15 Aralık 1917'de Padişah Vahideddin ile Almanya'ya gitti. 5 Ocak 1918'de döndü. 7 Ağustos 1918'de Nablus'daki ordunun başına geçti. 26 Ekim 1918'de Haleb'in kuzeyindeki düşman taarruzunu durdurdu. 31 Ekim 1918'de Yıldırım Orduları Grup Komutanlığına tayin edildi. Birinci Dünya Harbi sonunda Mondros Mütarekesine göre Osmanlı Devleti batı ülkeleri arasında paylaşıldı. 13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelen Mustafa Kemal, 16 Mayıs 1919'a kadar çalışmalarını burada sürdürdü. Şişli'de daha sonra müze haline getirilen eve yerleşerek sonraları milli mücadelenin çekirdek kadrosunu meydana getirecek arkadaşlarıyla Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy, İsmet İnönü, Kazım Karabekir, Fethi Okyar, Rauf Orbay toplantılar yaptı. 30 Nisan 1919'da Karadeniz Bölgesindeki Rum eşkıyayı yola getirmeye ve 9. Ordu müfettişliğine tayin olundu. Bu görevin adı, 15 Haziran 1919'dan sonra 3. Ordu müfettişliği oldu. Ona bu vazifeyi veren Osmanlı Sultanı Vahideddin ile Yıldız Sarayındaki görüşmesini Falih Rıfkı Atay Çankaya isimli eserinde s. 174-175 yine Mustafa Kemal'in ifadesiyle şu şekilde nakletmektedir?Yıldız Sarayının ufak salonunda Vahideddin'le adeta diz dize denecek kadar yakın oturduk. Sağında dirseğini dayamış olduğu masa üstünde bir kitap Boğaziçine doğru açılmış penceresinden gördüğümüz manzara şu idi Birbirine muvazi hatlar üzerinde düşman zırhlıları bordolarındaki toplar sanki Yıldız Sarayına doğrulmuş. Manzarayı görmek için oturduğumuz yerlerden başlarımızı sağa sola çevirmek kafi idi. Vahideddin hiç unutmayacağım şu sözlerle konuşmaya başladı Paşa, Paşa, şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin. Bunların hepsi bu kitaba girmiştir.» Elini demin bahsettiğim kitabın üzerine bastı ve ilave etti. Tarihe geçmiştir.» O zaman bunun bir tarih kitabı olduğunu anladım, dikkatle ve sükunetle dinliyordum. Bunları unutun» dedi. Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa, Paşa, devleti kurtarabilirsin!» Bu sözlerden hayrete düştüm...?Mustafa Kemal, 16 Mayıs 1919'da Bandırma Vapuru ile İstanbul'dan Samsun'a hareket etti. 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. 28 Mayıs'ta Havza'ya geldi. Burada üst kademede bulunanlara ve bütün komutanlara gizli bir genelge yayınlayarak işgal karşısında Türk milletini bütünleşmeye çağırdı. Buradan Amasya'ya geçti. 21-22 Haziran gecesi Amasya Tamimi ile Türk milletini birlik ve bütünlüğe davet etti. Bu tamimler, İtilaf devletlerinin baskısıyla hükumetçe İstanbul'a çağırılmasına yol açtı. Bu olaylar üzerine Mustafa Kemal Paşa 7 Temmuzda görevinden ve askerlikten istifa ettiğini hükumete bildirdi. 23 Temmuz 1919'da açılan Erzurum Kongresine başkan seçildi. Bu kongrede dokuz kişilik bir Hey'et-i temsiliye seçildi ve başına Mustafa Kemal getirildi. 4-11 Eylül'de toplanan Sivas Kongesinde Heyet-i temsiliyeye bütün ülkeyi temsil etme yetkisi verildi. 7 Kasım 1919'da Erzurum milletvekili seçilen Mustafa Kemal 27 Aralık 1919'da Ankara'ya geldi. 16 Mart 1920'de İstanbul'un işgalini yabancı parlamentolar nezdinde protesto Mart 1920'de Türk vatanseverlerini Ankara'ya çağırdı. Ankara'dan milletvekili seçildi. 23 Nisan 1920'de de Türkiye Büyük Millet meclisi, dini bir merasimle açıldı. 24 Nisan 1920'de Meclis Başkanlığına seçildi. Türk İstiklal Savaşı fiilen başladı. Birinci ve İkinci İnönü Savaşları ile Türk Ordusu üstünlüğünü gösterdi. 5 Ağustos 1921'de Başkomutan oldu. 12 Ağustos 1921'de Polatlı'da Başkomutan sıfatıyla ordunun başına geçti. 13 Eylül 1921'de 22 gün 22 gece süren Sakarya Meydan Savaşını kazandı. 19 Eylül 1921'de Gazi ve Mareşal ünvanı verildi. 13 Ekim 1921'de Kars Antlaşmasını imzaladı. 20 Ağustos 1922'de Büyük Taarruz için Akşehir'e gitti. 26 Ağustos 1922'de Büyük Taarruzu idare etti. 30 Ağustos 1922'de; ?Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!? emrini verdi. 9 Eylül'de Türk Ordusu İzmir'e girdi. 11 Eylül'de Atatürk İzmir'e geldi. 14 Ocak 1923'te annesi Zübeyde Hanım öldü ve İzmir'e gömüldü. 29 Ocak 1923'te Latife Hanımla evlendi. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet ilan edildi ve ilk Cumhurbaşkanı seçildi. 5 Ocak 1925'te Latife Hanımdan ayrıldı. 24 Ağustos 1925'te Karadeniz gezisinde ilk defa şapkayı giydi. 15 Haziran 1926'da İzmir süikastı ortaya çıkarıldı. 3 Ekim 1926'da ilk defa heykeli Sarayburnu'na dikildi. 1 Temmuz 1927'de askerlikten emekliye ayrıldı. 15-20 Ekim 1927'de ?Büyük Nutuk'unuürkiye Büyük Millet Meclisinde okudu. 1 Kasım 1927'de ikinci defa Cumhurbaşkanı seçildi. 4 Kasım 1927'de Etnografya Müzesi önüne heykeli Ağustos 1928'de Sarayburnu'nda Latin harflerinin kabulüyle ilgili nutkunu söyledi. 29 Ağustos 1928'de Dolmabahçe Sarayında Türk dili ve yeni harflerle ilgili kongreyi topladı. 3 Kasım 1928'de Harf Devrimini yaparak Latin harfleri kabul edildi. 15 Nisan 1931'de Türk Tarih Kurumunu kurdu. 4 Mayıs 1931'de üçüncü defa Cumhurbaşkanlığına seçildi. 1 Temmuz 1932'de Ankara'da Birinci Tarih Kongresini topladı. 22 Eylül 1932'te Dil Kurultayı Kongresine başkanlık yaptı. 29 Ekim 1933'te 10. Yıl Nutkunu söyledi. 24 Kasım 1934'te kendisine ?ATATÜRK? soyadı verildi. 1 Mart 1935'te dördüncü defa Cumhurbaşkanlığına seçildi. 6 Ocak 1937'de Hatay ile ilgili olarak Konya'ya gitti. 16 Ağustos 1937'de Trakya manevralarına katıldı. 19 Mayıs 1938'de Güney Doğu illerine geziye çıktı. 14 Haziran 1938'de rahatsızlığı sebebiyle ?Savarona Gemisi?nde istirahata çekildi. 25 Temmuzda Dolmabahçe Sarayına getirildi. 15 Eylül 1938'de vasiyetnamesini hazırladı. 29 Ekim 1938'de Cumhuriyetin 15. Kutlama törenlerine katılamadı. Mesajı okundu. 8 Kasım 1938'de hastalığı arttı. 10 Kasım 1938 sabahı saat 9'u 5 geçe Dolmabahçe Sarayının ?Muayede Salonu?nun denize bakan dördüncü odasında öldü. 16 Kasım 1938'de katafalka konarak 500 bin kişi önünden geçip saygı duruşunda bulundu. Generaller nöbet tuttular. 19 Kasım 1938'de Zafer Zırhlısı ile Sarayburnu'ndan hareket edilerek 21 Kasım'da Ankara'ya ulaştı. Daha sonra Etnoğrafya Müzesine konuldu. 10 Kasım 1953'te 136 Harp Okulu öğrencisinin çektiği top arabasıyla kendisi için yaptırılan ?Anıtkabir?e getirildi ve oraya devrimci şahsiyeti Zaman zaman bazı tarihçi veya yazarlar, Cumhuriyetten önceki Mustafa Kemal ile Cumhuriyetten sonraki Mustafa Kemal Atatürk arasında ayırım yapmışlar ve tarihi bir hataya düşmüşlerdir. Halbuki fikir yapısı ve idealleri bakımından fark yoktur. Fark sadece Cumhuriyetten önceki ideallerinin Cumhuriyet'ten sonra fiiliyata intikalidir. Nitekim Atatürk bu hususu Nutuk'ta şöyle ifade etmektedir ?Ben Milletin vicdanında ve istikbalinde ihtisas ettiğim büyük tekamül istidadını, milli bir sır gibi vicdanımda taşıyarak peyderpey bütün heyet-i içtimaiyemize tatbik ettirmek mecburiyetinde idim.?Devrimler için zamanlama faktörünü çok iyi ayarlamış, ihtiyatlı ve acele etmeden attığı siyasi adımlarla hayatı boyunca idealleri olan düşüncelerini devrimlerini hedefine doğru şuurluca ve azimle yaklaştırmıştır. Tek kelime ile devrimler, Atatürk'ün şahsiyetinin ve hayatının her safhasının ayrılmaz unsurlarıdır. Nitekim Mazhar Müfit hatırasında şöyle yazmaktadırErzurum'dayız.?Mazhar not defterin yanında mı???Hayır Paşam!??Zahmet olacak ama, bir merdiveni inip çıkacaksın. Al gel.? dedi. Defteri getirdiğimi görünce, sigarasını bir iki nefes çektikten sonra ?Ama bu defterin bu yaprağını hiç kimseye göstermeyeceksin. Sonuna kadar gizli kalacak. Bir ben, bir Süreyya Özel Kalem Müdürü, bir de sen bileceksin. Şartım bu!? da, ben de?Bundan emin olabilirsin, Paşam!? dedik.?Öyle ise tarih koy!? dedi. Koydum, 7-8 Temmuz 1919 sabaha karşı, ?Zaferden sonra hükumet biçimi Cumhuriyet olacaktır. Bu bir. İki; Padişah ve hanedan hakkında zamanı gelince gereken işlem yapılacaktır. Üç Örtünmek kalkacaktır. Dört Fes kalkacak, uygar milletler gibi şapka giyilecektir.? Seneler sonra Çankaya'da yemek esnasında birkaç defa?Bu Mazhar Müfit yok mu? Kendisine Erzurum'da örtünme kalkacak, şapka giyilecek, Latin harfleri kabul edilecek dediğim ve bunları not etmesini söylediğim zaman, defteri koltuğunun altına almış ve bana hayal peşinde koştuğumu söylemişti.? gün bana önemli bir ders verdi Şapka devrimini açıklamış olarak Kastamonu'dan dönüyordu. Ankara'ya döndüğü anda, otomobille eski Meclis binası önünden geçiyor, ben de kapı önünde bulunuyordum. Manzarayı görünce gözlerime inanamadım. Kendisinin yanında oturan Diyanet İşleri Başkanının başında bir şapka vardı. Kendisi ne ise ne? Fakat kendisini karşılamaya gelenler arasında bulunan Diyanet İşleri Başkanına da şapkayı giydirmişti. Ben hayretlerle bu manzarayı seyrederken, otomobili durdurdu. Beni yanına çağırdı ve ?Azizim Mazhar Bey, kaçıncı maddedeyiz? Notlarına bakıyor musun?? ile devrimleri arasında çok sıkı bir bağ vardır. Gerçekleştirdiği devrimler, Harbiye talebesi Mustafa Kemal'den ölümüne kadar hayatının sebeb-i gayesi, ideali, hayalleri ve hayatının ayrılmaz bir parçası olmuştur. İstiklal Harbi esnasında bazı arkadaşlarının vatanı kurtarmak yanında rejimle ilgili icraatların yapılmasını istemelerine karşı şöyle konuşmuştur?Galeyana lüzum yok arkadaşlar. Bir işi zamansız yapmak o işi akamete uğratmak olur. Fikirlerinize muhalif değilim. Sadece zamansız olduğu kanaatindeyim... Her şey zamanında ve sırasında yapılmalıdır...? derken muhaliflerine karşı da ?Biz memleketin kanunlarına, idare ve rejim sistemlerine müdahale niyeti güden bir teşekkül değiliz; gayemiz sadece vatan ve milleti kurtarmaktan ibarettir. Müstakil bir vatan istiyoruz. Kanunları değiştirmek gerekiyorsa memlekete yeni bir nizam verecek, hükumet şeklini değiştirecek olan müessese Milli Meclis olacaktır. Biz Meclis-i Mebusan değiliz.? diyerek ilerde gerçekleştireceği devrimlerin tehlikeye düşmesini talebe olduğu yıllarda hep geleceğin hesabını yapardı. Saatlerce uyuyamazdı. ?İstanbul Pangaltı'daki Harp Okulu yıllarında Mustafa Kemal'in geceleri karman-çormandı. Yatar ama uyuyamazdı. Sabaha karşı ancak dalardı ve sabahları kalk borusunu duymazdı. Bir gün arkadaşlarından birisi ?Sen kalk borusunda uyanamıyorsun. Nöbetçi subayı karyolanı sarsmadıkça kalkmıyorsun nen var senin?? diye sorduğunda şu cevabı almıştı ?Yatağa girdikten sonra uykuya dalamıyorum. Gözlerim sabahlara kadar açık. Tam uyuyacağım zaman da kalk borusu çalıyor...?1908 kış aylarında Selanik'te Beyaz Kule Birahanesi karşısındaki Askeri mahfelde Mustafa Kemal ve bazı arkadaşlarının giriştikleri, memleketle ilgili münazarada Mustafa Kemal'in söylediklerinin bir kaçı şöyledir ?İnkılabı ikmal etmek lazımdır. Ben bunu yapacağım. Bugünkü Osmanlı İmparatorluğunun yüksek sayılan kumandanları benim için yoktur. Ordu kumandan sicilleri için son limit olarak binbaşıyı kabul ediyorum. Geleceğin büyük kumandanları bunlar olmak gerekir. Sicil defterlerinin binbaşıya kadar olanlarını muhafaza edeceğim. Üst tarafını yaktıracağım. Bundan sonra ne olacağını yapacağımız inkılap gösterecektir. Evet inkılap devrim yapacağız. Bugüne kadar yapılan inkılap devrim sayılmaz. Memleketi binbir akılsızın eline bırakamam. Birçok adamların yerine birkaç kafa ile iktifa edebilirim. Mesela; Kazım Köprülü'yü Özalp harbiye nazırı yapacağım. Nuri'yi Conker kumandan ve idare şefi yapacağım. Fethi'yi Okyar yeni inkılapçı Türkiye'nin mümessili olarak Avrupa'ya göndereceğim.?Nuri Conker'in gülmesine Mustafa Kemal; ?Niçin gülüyorsun?? diye sorduğunda; ?Seni düşünüyorum onun için, bütün işler içinde sen ne olacaksın?? Mustafa Kemal gülerek; ?Ben mi? Ben de sizleri o makamlara getiren olacağım.? cevabını verdi. O kendi misyonunu daha o Selanik günlerinde başlatmıştı bile. 29 sene sonra 1937'de Çankaya'da bir yemekte aynı kişiler karşısında bu konuşmayı kendisi Kemal 1918 yılında tedavi maksadıyla gittiği Karlsbad'da hatıra defterine şöyle yazmıştır ?Bir gün bu milleti idare mevkiine gelirsem, carp darbe yapacağım. Ama bu darbe sonunda hiçbir zaman avamın derecesine inmeyeceğim. Avamı kendi seviyeme çıkaracağım.?Mustafa Kemal henüz 26 yaşında ve kıdemli yüzbaşı rütbesindeyken 1907'de Bulgar Türkoloğu İvan Manolof'a ?Bir gün gelecek hayal zannettiğiniz bütün inkılapları başaracağım. Mensup olduğum millet bana inanacaktır.? dedi. Mustafa Kemal Atatürk yapacağı inkılapları 1923'ten önce tasarlamıştı. Ancak bütün bu hususları sağlam zaman ve zemin imkanlarıyla başarabilirdi. Beden ve ruh nasıl ki, canlı bir insanın birbirinden ayrılmaz parçaları ise, Atatürk'ün hayatı ve devrimleri onun şahsiyetinin ayrılmaz devrimlerinin içinde en mühimi laiklik devrimidir. Hatta Atatürk ile ilgili birçok eserde laiklik, Atatürk devrimlerinin temeli olarak kabul edilmiştir. Atatürk'ün inandığı ve yapmak istediği laiklik, ?Dünya işlerini din işlerinden ayırmak yani dünya işlerinin dinin dışında ele alınması, dini emirlerden ayrı mütalaa edilmesidir. Atatürk'e göre bir devletin laik olabilmesi için, hukuki bakımdan siyasi ve dini otoritenin birbirinden ayrılması ve devlet işleri ile din işlerinin ayrı olmaları Türkiye'nin takib edeceği iktisadi sistemi ve diğer hususlardaki görüşlerini şu sözlerle belirtmektedir ?Türkiye'nin tatbik ettiği devletçilik sistemi 19. asırdan beri sosyalizm nazariyelerinin ileri sürdükleri fikirlerden alınarak tercüme edilmiş bir sistem değildir. Bu, Türkiye'nin ihtiyaçlarından doğmuş, Türkiye'ye has bir sistemdir.? ?İktisaden zayıf bir millet fakr ü sefaletten kurtulamaz. Kuvvetli bir medeniyete, refah ve saadete kavuşamaz. İçtimai ve siyasi felaketlerden yakasını kurtaramaz.??Siyasi ve askeri muzafferiyetler, ekonomik tedbirler ile terviç edilemezlerse, kazanılan zaferler payidar olamaz. Az zamanda söner.??Tüccar, milletin emeğini ve istihsalini kıymetlendirmek için eline ve zekasına emniyet edilen ve emniyete liyakat gösterilmesi gereken adamdır."?İstikbal göklerdedir... Türk çocuğu göklerdeki yerini en kısa zamanda almalıdır... Bu yarışa Türk milleti olarak vakit kaybetmeden katılmalıyız ve söz sahibi olmalıyız... Yurt içinde behemahal hava sanayii kurulmalıdır."?Hükumetin varlığının hikmeti, memleketin güvenlik ve asayişini, milletin huzur ve rahatını sağlamaktır.?? Millet, dil, kültür ve mefkure birliği ile birbirlerine bağlı vatandaşların teşkil ettiği bir siyasi ve içtimai heyettir.??Bilelim ki, milli birliğini bilmeyen milletler, başka milletlerin şikarıdır.??Bir millet sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe, yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez.??Bir yurdun en değerli varlığı, yurttaşlar arasında milli birlik, iyi geçinme ve çalışkanlık duygu ve kabiliyetlerinin olgunluğudur.??Hükumet millettir ve millet hükumettir.??Hükumetin iki hedefi vardır Biri milletin korunması, ikincisi milletin refahını temin etmektir. Bu iki şeyi temin eden hükumet iyidir. Edemeyen fenadır.??Basın, bir milletin müşterek sesidir. Bir milleti aydınlatma ve irşatta bir millete muhtaç olduğu fikri gıdayı vermekte, hülasa bir milletin hedef-i saadet olan müşterek bir istikamette yürümesini teminde basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep ve bir rehberdir.""Felaket başa gelmeden evvel onu önleme çareleri ve müdafaası düşünülmek sonra düşünmenin faydası yoktur.""Türklerin vatan sevgisi ile dolu olan göğüsleri mel'un ihtiraslara karşı daima demirden bir duvar gibi yükselecektir.?1 Mart 1922'de Meclisi açış nutkunda ?Buraya kadar sözünü ettiğimiz hususlar, milletin maddi güçlerini geliştiren ve yükselten tedbirlerdir. Halbuki insanlar yalnız maddi değil, aynı zamanda bu maddi gücün içinde yer alan manevi gücün de etkisi altında hareket ederler. Milletler de böyledir... Manevi güç ise, özellikle ilim ve inanç ile yüksek bir süratle gelişir.??Türkiye'nin öğretim ve eğitim siyasetini, her seviyede, tam bir aydınlık ve hiçbir şüpheye yer bırakmayan bir açıklıkla belirlemek ve uygulamak gerekir. Bu siyaset her anlamıyla milli bir özde düşünülebilir.??Milli terbiye esas alındıktan sonra onun dilini, usulünü, vasıtalarını da milli yapmak zarureti münakaşasız kabul edilecek bir kanundur.?Atatürk 15 Temmuz 1921'de ilk Milli Eğitim Kongresinin açış konuşmasında ?Efendiler; yetişecek çocuklarımıza ve gençlerimize görecekleri tahsilin sınırı ne olursa olsun en evvel ve her şeyden evvel Türkiye'nin istiklaline, kendi benliğine, milli geleneklerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele etmek lüzumunu öğretmelidir. Dünyadaki milletlerarası duruma göre böyle bir savaşın gerektirdiği terbiye unsurları ile donanmış olmayan fertler ve bu mahiyette fertlerden toplanmış cemiyetlere hayat ve istiklal yoktur. Silahla olduğu gibi dimağı ile de mücadele mecburiyetinde olan milletimizin birincisinde gösterdiği kudreti ikincisinde de göstereceğine asla şüphem yoktur. Milletimizin saf karakteri kabiliyetle doludur. Ancak bu tabii kabiliyeti bilecek bilgilerle donanmış vatandaşlar lazımdır.?Bu konuşma yapıldığı sırada ideolojik, kültür ve psikolojik savaş ve her türlü soğuk savaş usulleri bugünkü seviyede değildi. Atatürk bir yurt gezisinde arkadaşlarıyla sohbet ederken, subaylığının ilk senelerinde Alman filozofu Ludwig Büchlen'in eserlerini okuduğunu ve beğendiğini söylemiş ve Alman filozofunun görüşlerini etrafındakilere şöyle izah etmiştir"Tarihten zaferden, büyük devlet adamlarından mahrum milletler maddi imkanları ne kadar geniş olursa olsun ciddi ve güçlü bir sarsıntı karşısında dayanamayıp yıkılıp silinmişlerdir.?Atatürk bir konuşmasında? Bilirsiniz ki, milliyet nazariyesini, millet mefkuresini yıkmaya çalışan nazariyelerin dünya üzerinde tatbik kabiliyeti bulunmamıştır. Çünkü tarih, vukuat, hadisat ve müşahedat, insanlar ve milletler arasında hep milliyetin hakim olduğunu göstermiştir ve milliyet prensibi aleyhindeki büyük mikyastaki fiili tecrübelere rağmen yine milliyet hissinin ölmediği ve kuvvetle yaşadığı Atatürk'ün ve onun kurduğu Cumhuriyetin ve devletin resmi hedefi olmuştur. Atatürk'e göre batılılaşmak, batının örf ve adetlerini almak ve onu kopya etmek değildir. Elbette her milletin kendisine mahsus özel hususiyetleri, örf ve adetleri, töreleri, milleti millet yapan milli ve manevi değerleri kökleri vardır. İçtimai bünyeye ters düşen, yani milleti ile bütünleşmeyen bir devlet ile ilgili olarak Türkiye'de ve dış ülkelerde yüzlerce eser yazılmıştır. Elbette Atatürk'ün yaptıklarını ve şahsiyetini mahdut olan sayfalar arasına sığdırmak mümkün değildir. Atatürk'ün tarihi, siyasi askeri, idari görüş ve icraatları ile ilgili hususlar ciltler dolusu

atatürk ile ilgili kısa hikayeler