Profesyonelsporcu olduğum için yaptığım sporun gerektirdiği alanlar. 6. Spor yapmak için birinin sizi teşvik etmesine ihtiyaç duyar mısınız? 7. Spor yaparken kendinizi nasıl hissediyorsunuz? * 8. Spor yaparken yanınızda tanıdığınız insanların olması sizi nasıl etkiler? * 9. Yaşadığınız mahalle/semt çevresi nasıldır? Çocukların sosyal ve duygusal gelişimi desteklemenin etkili bir yolu oyun oynamaktır. Oyun, çocukların deneyimlerini işlemesi, belirsizlikleri veya yeni duyguları canlandırması ve fiziksel enerjiyi serbest bırakması için önemli bir yoldur. Orta çocukluk döneminde, Oyun Yoluyla Öğrenmenin beş özelliği (anlamlı, neşeli Kozmetik ürünleri nasıl saklıyorsunuz? 1. kozmetik ürünler. 0 Cevap. 9 Okunma. 0 Takipçiler. Cevapla. Furkan Kasalı Sloth. Sordu Mayıs 12, 2022 Kategori Çevre. Okul birinciliği sıralamayı nasıl etkiler? Lise birincisi her ne kadar geçmiş yıllarda 100 tam diploma notu üzerinde en yüksek Okul puanını almaktaydıysa da bu uygulama kaldırıldı. Okul birincisi olmanın ortaöğretim başarı puanı üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Anaokuluetkinlikleri, okul öncesi eğitim-öğretim döneminde çocukların öğrenme sürecini hızlandırmak, sosyal, görsel, duygusal, işitsel zekalarına olumlu bir biçimde destek olmak, onların yeteneklerini ortaya çıkarmak, gelişimlerini desteklemek ve okul çağına hazırlamak için anaokulları ve kreşlerde uygulanan etkinliliklerin bütünüdür. Kadınayönelik şiddet, 1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi’nin birinci maddesine göre; Kamusal ve özel alanda gerçekleşen, kadınların fiziksel, cinsel, duygusal zarar görmesiyle sonuçlanan ya da sonuçlanması olası, her türlü cinsiyet temeli SBGI. 1 Merhaba, benim iki monitörüm var ancak birisi HDMI diğeri ise DVI kablosuyla bağlı. Sıkıntı şurada HDMI olan ikincil ekranım 1 olarak gözüküyor birincil olması gereken ekranım ise yani "bunu ana ekranım yap" seçeneği işaretli ekranım ise 2 olarak gözüküyor, sanırım HDMI'lı ekran öncelikli ancak bazı oyunlarda oyunlar sürekli 2 numara olması gereken ekran da açıyor sistemde o ekran ise 1 olarak gözüküyor. Bu sıralamayı nasıl değiştirebilirim? 3 Sırayı değiştirmek istiyorum yerlerini değil tanımla yapınca ana ekran olması gereken ekran 1 değil 2 olarak gözüküyor oyunlar da ise doğal olarak 1 ekran gözüküyor yani ana ekran olmasını istediğim ekran değil sola çektiğim zaman sıralama değişmiyor maalesef. 4 En altta bunu ana ekranım yap seçeneği çıkması lazım. istediğiniz monitöre tıklayıp o tiki de işaretleyin. 5 En altta bunu ana ekranım yap seçeneği çıkması lazım. İstediğiniz monitöre tıklayıp o tiki de işaretleyin. Şu an ana ekran olmasını istediğim monitörü öyle yaptım ancak sıralamayı değiştiremiyorum bir ekran HDMI ile bağlı diğeri ise normal VGA HDMI ile bağlı olan ekranı sıralama da 1 ekran olarak görüyor nedense güncellemelerden sonra oldu sanırım. 6 Şu an ana ekran olmasını istediğim monitörü öyle yaptım ancak sıralamayı değiştiremiyorum bir ekran HDMI ile bağlı diğeri ise normal VGA HDMI ile bağlı olan ekranı sıralama da 1 ekran olarak görüyor nedense güncellemelerden sonra oldu sanırım. Üstten diğer ekranı seçin seçtiğiniz ekranın tikini işaretleyin. Sonra yeniden başlatın. 7 Üstten diğer ekranı seçin seçtiğiniz ekranın tikini işaretleyin. Sonra yeniden başlatın. Hala aynı herhangi bir değişme yok sıralamayı bir türlü değiştiremiyorum çoğu oyun da ikincil monitör de başlıyor sıralama da 1 olduğu için çok sıkıntılı bir durum. 8 Hala aynı herhangi bir değişme yok sıralamayı bir türlü değiştiremiyorum çoğu oyun da ikincil monitör de başlıyor sıralama da 1 olduğu için çok sıkıntılı bir durum. windows logo+ p ile ekranları uzatıp dener misiniz? Sistemi yeniden başlatın bazen takılı kalabiliyor ben de aynı problemi yaşadım. 9 Anladığım kadarıyla amacınız 1 numaralı olan monitörün artık 2 numaralı olmasını sağlamak. Laptopuma taktığım monitör ile denediğimde olmadığını görüyorum. Muhtemelen öncelikli porta takılan önceki sayıyı alıyor. Ama bir önemi yok. Yerleri ve birincil ekran olması ayarlanabiliyor. Ve sanıyorum ki bunu biliyorsunuz. 3 Forumun yaş ortalaması her gün biraz daha düşüyor, ileride işe yarayabilir. 4 Olmasının kimseye bir zararı yok. İleride belki ihtiyaç duyulabilir. 5 Forumun yaş ortalaması her gün biraz daha düşüyor, ileride işe yarayabilir. Hahaha, ana okulu tarafı daha yazı yazmayı bilmeden girip burada dolanır Son düzenleyen Moderatör 20 Mayıs 2021 6 Forumun yaş ortalaması her gün biraz daha düşüyor, ileride işe yarayabilir. Hocam, umarım yaş ortalaması 5 yaş civarına düşmez. Son düzenleyen Moderatör 20 Mayıs 2021 7 Hahaha, ana okulu tarafı daha yazı yazmayı bilmeden girip burada dolanır Hani burada yaşı büyük insanlar da var ya, tavsiye alırlar. Son düzenleyen Moderatör 20 Mayıs 2021 8 Hani burada yaşı büyük insanlar da var ya, tavsiye alırlar. Yazı yazmadan alabiliyorlarsa çok zekiler. CJ Dikkat Decapat Katılım 20 Kasım 2019 Mesajlar 349 Çözümler 1 1 Bu sene sayısal 436k sıralama geldi mühendislikler 300k ile alıyor benim de okul birinciliğim var tercih etsem mühendislik gelir mi? Ahsapzen Centipat Katılım 24 Ekim 2020 Mesajlar 628 Çözümler 3 2 barajını geçemediğiniz için mühendislik tercihi yapamazsınız, maalesef. Sistem uyarır zaten tercih yaparken. Serbarut Decapat Katılım 18 Ocak 2020 Mesajlar 39 3 Okul birincileri için üniversitelerin ayrı kontenjanı var diye biliyorum ama doğru mu emin değilim. Katılım 18 Ağustos 2020 Mesajlar Makaleler 3 Çözümler 119 4 O sıralamayla mühendislik programlarına başvuramazsın. 333365 Petapat Katılım 11 Mayıs 2020 Mesajlar Makaleler 51 Çözümler 328 Yer KKTC 5 Okul birincilerine özel kontenjan oluyor da o sıralamayla tercih edebilmen mümkün değil. Hangi mühendislik istiyordun? Benzer konular YGS bitti. Sınav heyecanını atlatan adaylar sonuçlarını öğrendi. Şimdi sıralamadaki yerlerini korumak ya da yükseltmek hedefiyle Lisans Yerleştirme Sınavları için çalışıyorlar. Uzmanlar, bu hazırlıklar sırasında okul başarısının da ihmal edilmemesi gerektiğini söylüyor, çünkü yüksek gelen diploma notu sizi aynı puanı aldığınız bir aday karşısında daha da yukarıya çıkaracak. Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nın YGS sonuçlarına göre, bu yıl üniversite maratonunun ikinci adımı Lisans Yerleştirrme Sınavları'na LYS girmek için 1 milyon 506 bin 479 aday hak kazandı. Başvurularını yapan adaylar, LYS için hazırlıklarına hız verdi. Her ne kadar sınavda alınan puan daha ağır bassa da uzmanlar adayları, bu çalışmaları yaparken okul başarılarını da düşürmemesi konusunda uyarıyor. Çünkü bu, sınavda alınan puanı da etkiyor. Uzmanlara göre; lise hayatı boyunca bütün notları 100 olan bir öğrenci yüzde 12’lik katkıyı yani 60 puanın tamamını alıyor. Bütün notları 100 olmayan öğrenciye ise yüzde 8-9 oranında katkı sağlanıyor. YGS ve LYS’nin katkısı ise yüzde 88. Yani Ortaöğretim Başarı Puanı’na OBP göre, çok daha etkili. Ancak uzmanlar, sınavda çıkan soruların müfredattan geldiğini hatırlatarak, sadece puan için değil, sınav başarısı için de okulda iyi bir performansa sahip olmanın faydalı olduğunu OBP nasıl hesaplanır? Okul notlarını yükseltmek için neler yapmalıyız? Bu soruları alanında uzman kişiler yanıtladı. Söz önce Fen Bilimleri Eğitim Kurumları Rehberlik Koordinatörü Cihan Yeşilyurt’ta. OBP NEDİR? Ortaöğretim Başarı Puanı OBP, lise mezuniyet puanından hesaplanarak, üniversite sınavları sonucuna ekleniyor. OBP’nin değeri, 100-500 aralığında oluyor. Yerleştirme puanları hesaplanırken, diploma notu önce 5 ile, çıkan sonuç da katsayısıyla çarpılarak sınav puanlarına YGS ve LYS ekleniyor. Böylece adayın yerleştirme puanı belli oluyor. Örneğin, lise mezuniyet puanı 80 olan bir öğrencinin OBP’si şu şekilde hesaplanıyor 80x5=400, Yani üniversite sınav sonucuna 48 puan eklendiğinde, öğrencinin yerleştirme puanı ortaya çıkıyor. En yüksek OBP 60 olarak hesaplanıyor. BÜTÜN NOTLARI 100 OLAN ÖĞRENCİ TAM PUAN ALIR OBP’nin yerleştirme puanına katkısı maksimum yüzde 12. Lise hayatı boyunca bütün notları 100 olan bir öğrenci yüzde 12’lik katkıyı alıyor. Bu da 60 puanın tamamı demek. Ortalama yani bütün notları 100 olmayan bir öğrenci içinse yüzde 8-9 oranında katkı sağlıyor. Önemli olan sınav performansı aslında. Çünkü YGS ve LYS’nin katkısı yüzde 88. Dolayısıyla bir öğrenci sınavda istediği netleri yapamazsa OBP’nin yüksekliği tek başına işe yaramıyor. Ancak yine de puanın bile önemli farklar yaratabildiği üniversite sınavlarında OBP'nin etkisi yadsınmamalı. Okuldaki notların yüksek olması, ortaöğretim başarı puanını artırmanın tek yolu. Dolayısıyla öğrencilerin sınava hazırlanırken okul başarılarını da düşürmemeleri gerekiyor. Öğrencinin diploma notu, ortaöğretim başarı puanını etkiliyor. Örneğin bir öğrencinin diploma notu 100 üzerinden 61 yani düşük. 61’in karşılığı olarak ÖSYM tarafından hesaplanan OBP ise 37 oluyor. YGS’deki başarı sırası 49 bin 736 yani performans olarak ortalamanın üstünde. Ancak OBP eklendiğinde yerleştirme YGS başarı sırası 59 bin 149’a geriliyor. Yani 9 bin 413 kişi gerilemiş oluyor. Bu örnek diploma notunun öğrencinin sıralamasını nasıl etkilediğini gösteriyor. 9 bin 413 kişi gerilemek bir öğrencinin hedeflerini de oldukça değiştirebildiği gibi motivasyon olarak da çalışmasını engelliyor. Bu bağlamda OBP’nin düşük gelmesi dezavantaj yaratıyor. Başka bir örnekleme yapacak olursak, diploma notu 80 olan bir öğrencinin ÖSYM tarafından OBP’si 48 şeklinde hesaplanacaktır. YGS başarı sırası 80 bin 573 olursa, OBP eklendikten sonraki yerleştirme YGS başarı sırası 76 bin 839 oluyor. Yani OBP, bu öğrenciyi 3 bin 734 kişi öne taşıyor. OBP'yi hesaplayan ÖSYM. Diploma notlarını alıyor ve her adayın OBP’sini hesaplıyor. Grafikler iyi incelendiğinde de görüleceği gibi OBP’nin etkisi adayın puanına ve sıralamadaki yerine göre değişebiliyor. En aşağıdaki tabloda iki öğrencinin örneği çok çarpıcı. Bir üstteki öğrenciyle hemen hemen aynı diploma notuna sahipken 81, OBP’si 1’inci sıradaki öğrenciden sadece 1 puan yüksek olsa da, 646 kişi geriye gidiyor. Çünkü YGS’de 8 bin 1’inci oluyor. Bir üstteki öğrenci ise 80 bin 573’üncü sırada ve OBP’si sayesinde 3 bin 734 kişi ilerliyor. Öğretmenler - Öğrencilerin okul başarı puanlarını yalnızca sınav yaparak artırmak yerine kitap okutun. Düşündürücü sorular etrafında öğrendiklerini kullanarak rapor hazırlatın. - Onlara belli bir konu etrafında belge inceleterek, görüşme ya da gözlem yaparak bilgi toplamasını ve bunları ilişkilendirerek bir makale yazmasını sağlayın. - Ders tekrarı yapmaları ya da öğrendikleri konuyla ilgili yüzlerce test çözmeleri yerine, öğrendiklerini gerçek yaşam durumlarıyla ilişkilendirmelerini öğretin. Örneğin bir konuyla ilgili poster hazırlayarak bir gruba sunmasını isteyin. Veliler - Çocuğunuzun sinema, tiyatro, konser gibi etkinliklere katılmalarını sağlayın. Ya da evde bu tür etkinlikleri izleyecek ortam yaratın. - Bir müzik aleti çalmaları için destek olun, bir müziğin dinleyicisi olacak biçimde yönlendirin. - Aktüel ve entelektüel donanım kazandıracak, bilim ya da sanat olabilir, en az bir dergiye üye olmaları için teşvik edin. - Türkiye’de sınav ve akademik başarı odaklı okul anlayışı öğrencilerin kaygılarını artırıyor ve omuzlarına büyük sorumluluk yüklüyor. Sınav sonuçları bazen amaca uygun olarak kullanılırken, bezen de kullanım amaçlarının dışına taşıyor; öğrenciler, öğretmenler ve okullar birbirleriyle karşılaştırılıyor ve bir yarış içine itiliyor. Sınav sonuçları öğrenciler için yüksek risk içeriyor. Oysa öğrenciler üzerindeki bu ağır yükün alınması ve öğrencilerin üst düzey düşünme becerilerini geliştirecekleri eğitim ortamlarının yaratılması başta Milli Eğitim Bakanlığı MEB olmak üzere tüm eğitim paydaşlarının sorumlulukları arasında. Bu noktada size de görevler düştüğünü unutmayın. AMACINI BUL, HEDEFE KİTLEN Prof. Dr. Şermin Külahoğlu Uludağ Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü Öğretim Üyesi Okul ayaklı kütüphaneler, test çözücüler, bilgiçler değil; öğrenmeyi okul sonrasında da sürdürmeyi, bir iş yerinde üretken olmayı ve iyi yaşamayı bilen insanlar yetiştirmeli, yaşam kariyeri eğitimi vermeli, öğrencisini projeli birey’ haline getiren bir gelişim ortamı olmalı. Projeli birey olmak; kendini tanımak, çevresini değerlendirebilmek, seçebilmek, karar verebilmek, hedefler belirlemek, o yolda yürümek, bunun sorumluluğunu almak, sonuçlarına katlanmak gibi birçok beceri geliştirmek, yani sonuçta, kendi yaşamının aktörü’ olmak demek. Okulda ve hayatta başarılı olmanın yolu da bu. Öğrenci, kafasında başkalarının komutlarıyla yaşamaktan kendini kurtarıp, yaşamının kontrolünü bilinçli biçimde ele almalı. Ebeveynlerin, okulun, öğretmenlerin değil; kendisinin ne istediğini net olarak bilmek başarı için ilk adım. Bunu bildiğimizde, düşüncemiz de verimli oluyor. Şu ana kadar gençlerde gözlemlediğim en önemli sorun, hedeflerinin olmaması. Amaçlarının oluşmasında “Matematik-fen alanında başarılı olanlar, fen-matematik bölümüne, doktor-mühendis olmaya; orta düzeydekiler eşit ağırlığa, öğretmen, psikolog olmaya; sözelcilerse kendi başının çaresine baksın” mantığıyla kararlar alan okullar; “Doktor ol, bize bak” diyen anne-babalar veya kendisinin bilinçsiz hevesi’ etkili oluyor. PROJELİ BİREY OLUN Projeli birey olmak için hevesten-hedefe doğru yol almak gerekiyor. Heves bilinçsiz, soyut ve belirsiz; hedef ise somut ve gerçekçi. Boş heves, somut hedeflere dönüştüğünde anlamlanıyor. Kendine ait bir hedefin yoksa kapasite, potansiyel, zekâ ve kaynakların da bir anlamı olmuyor. Hepsi boşa harcanıyor. Bu yüzden, üniversiteye geçiş aşamasına gelen birinin, kendi hedefine kilitlenmesi’ çok önemli. Bunun için de gencin şu soruları düşünmeye başlamasında yarar var Nasıl bir yaşam içinde mutlu olurum? Bundan 10 yıl sonra kendimi nerede görmek istiyorum? Neleri başarmak istiyorum? Hedef koymak, sadece hangi sonucu istediğimizi söylemek anlamına gelmez. Buna nerede, ne zaman, nasıl ulaşacağımızı belirlemek ve bunun için çalışmak gerekiyor. Hedef oluşturduktan sonra küçük parçalara bölerek, zamana yayın. Bunların SMART’ yani açık ve net, ölçülebilir, başarılabilir, gerçekçi ve zamanlı olmasına da özen gösterin. Hedefe giden küçük planlarda başarısız olursanız, ders çıkarıp, yeniden gözden geçirin ve daha sıkı yola koyulun. Sizi hedefinize ulaşmaktan alıkoyacak davranışlarınızı kontrol edin Sabırsız, kötümser, önyargılı mıyım? Bunları nasıl yenebilirim? Kendinizle konuşurken olumlu cümleler kullanın. “Sınavda hata yapmayacağım, başarısız olmayacağım” yerine “Öğrendiklerimi çok iyi değerlendireceğim, sınav tekniğini kullanacağım, çalıştığımın karşılığını alacağım” diye düşünmek daha doğru. Kendinize küçük ödüller vermeyi de ihmal etmeyin. İÇ SESİNİZİ DOĞRU SEÇİN Aşırı kaygıdan kurtulmak, sınav algımıza, düşüncelerimize ve iç sesimize bağlı. İç sesimizin sınavlar üzerine söylediklerinin bilincinde olmak, bize avantaj sağlar. Yeterince çalışmadım. Sınava hazır değilim. Tüm soruları çözmek için yeterli zamanım olmayacak. Sorular zor olacak. Önceki sınavlarda başarısız oldum, bunda da aynısı olacak. Ailemi düş kırıklığına uğratacağım". Bu cümleler yangına körükle gitmek ve kaygıyı bir derece daha yükseltmekten başka işe yaramıyor. Kendinize bunları söylemek yerine, bu dili; olumsuz ifadeleri, olumlularla ve güven verenlerle değiştirin. İç ses de böyle bir dilsel değişim, yüksek disiplinli çalışma ve kararlı çaba gerektiriyor. Ama iç sesinin dilini bu şekilde değiştirebilen öğrenci, kısa sürede önceki sınavlarında sahip olmadığı bir iyilik hali ve sakinliğe ulaşıyor. Deneyin, işe yarayacak. Onlara uygun süreçler hayata geçmeli Yrd. Doç. Dr. Ömer Kutlu Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Ölçme ve Değerlendirme Anabilim Dalı 21’inci yüzyıla girerken okul eğitimiyle ilgilenen bazı bilim insanları eleştirel özellik taşıyan şu soruları soruyor - Çocuklara okullarda öğretilenler, aslında öğrenmeleri gerekenler mi? - Okul ortamı çocukların doğasına uygun mu? - Okullar, çocukların değişen dünyasıyla uyumlu mu? - Onların öğrenme kapasitesini zenginleştirebiliyor mu? - Eğitim sistemleri, farklılaşan dünyayla birlikte değişiyor mu? - Ülkeler eğitim politikalarını çocukların doğasına uygun belirleyebiliyor mu? Soruları çoğaltmak mümkün. Ancak önemli bir nokta var ki, yaşamın gerçekleriyle okulun yaptıkları arasındaki makas giderek açılıyor. Günümüzde birçok eğitim bilimci bunu daraltmanın yollarını arıyor. Okul eğitimini yönlendirecek yeni araştırma bulguları ve yeni eğitim yaklaşımları dünya ekonomisinde, politikasında kısaca gelecekte söz sahibi olmak isteyen ülkeler tarafından daha çok sahipleniliyor. Oysa Türkiye’nin de içinde yer aldığı bazı ülkeler, çoğunlukla öğrencilerinin sınav ve akademik başarılarını geliştirmeyi önemli görüyor. Bu ülkeler eğitim sistemlerinin parçalarında örneğin öğretim programlarında, sınav sistemlerinde, öğretmen yetiştirme anlayışlarında çoğunlukla akademik başarıyı odak noktasına alıyor. Okul başarısının artırılması çoğunlukla öğretim programlarında yer alan kazanımlara, hedeflere ulaşma düzeyi olarak anlaşılıyor. Bunun bir sonucu olarak öğrencinin başarısı sınavlardan alınan puanlarla, notlarla açıklanmaya çalışılıyor. KENDİNİ TANI, ZAMANI İYİ KULLAN Bazı bilim insanları, öğrenci başarısıyla ilgili bu anlayışın dışına çıkılmasını ve daha farklı olması gerektiğini savunuyor. Buna göre öğrenci başarısı, ders kitaplarında yer alan bilgilerin ne derece öğrenildiğinden çok, edinilmiş olanların gerçek yaşamda ne sıklıkla kullanıldığının bir göstergesi olmalı. Bu anlayış, bilgilerin yaşamda kullanılmasını sağlayacak problem çözme, eleştirel ve yaratıcı düşünme, empati, iletişim kurma gibi üst düzey düşünme becerilerinin okul programlarında etkin yer alması gerektiğini savunuyor. Yaşamda başarılı olanlar incelendiğinde, bu kişilerin kendilerini iyi tanıdıkları, zamanı iyi kullandıkları, belirli bir amaç doğrultusunda hareket ettikleri, sorumluluk sahibi ve gözlemci oldukları; öğrendiklerini yetenekleriyle birleştirerek yaşamda kullanabildikleri görülüyor. Bu kazanımlar ders kitaplarının, öğretim etkinliklerinin, ölçme ve değerlendirme yaklaşımlarının sürekli yeniden tasarlanmasını gerektiriyor. Buna göre okullar, sınıflar, yöneticiler, öğretmenler de bu anlayışa uygun değişmeli. Bu nedenle birçok ülke eğitim reformlarını sürekli duruma getiriyor. AİLE, OKUL ETKİLİ OLUYOR Aile, evdeki olanaklar, öğretmenler, okul yönetimi, okul kaynakları gibi faktörler, öğrencilerin başarısı üzerinde fazlasıyla etkili. Birçok araştırmacı, eğitim kurumlarının yalnızca akademik başarıya odaklanmasına, öğrenme kavramının sınırlı bir yaklaşımla ele alınmasına neden olduğunu belirtiyor. Araştırmacılar, bu anlayışla edinilen temel bilgi ve becerilerin gerçek yaşamda kullanılmasına katkı sağlayacak problem çözme, eleştirel düşünme, araştırma yapma, analitik düşünme, akıl yürütme gibi becerileri kazanmış öğrencilerin yetiştirimeyeceğini vurguluyor. Türkiye, uzun yıllardır öğrenci başarısını, derslerden aldıkları sınav puanlarına dayandırıyor. Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı PISA, Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması TIMSS, Uluslararası Okuma Becerilerinde Gelişim Projesi PIRLS gibi öğrenci başarısını belirleme sınavlarının sonuçları, Türk öğrencilerinin temel bilgileri öğrenmede sorunu olmadığını ortaya koyuyor. Ancak bunlar öğrencilerin öğrendiklerini yeni durumlarda kullanacakları üst düzey düşünme becerilerine sahip olmadıklarını açıkça gösteriyor. Türk öğrencilerin okul başarılarını artırmanın yolunun ne olduğu bu araştırmalarla 2000’li yıllardan itibaren çok açık ve net olarak biliniyor. KENDİNE GÜVENEN ÖĞRENCİLER YETİŞTİRİLMELİ Öğrenmelerini zenginleştiren ve oluşturduğu alt eğitsel yapıyla kendine güvenen öğrencilerin istedikleri bir yükseköğretim programına yerleştikleri görülüyor. Bu durum okul eğitiminde öğrencilerin kendilerine güvenmelerini sağlayacak eğitim ve çalışma ortamlarının yaratılmasını ve bu anlayışın sürdürülmesini zorunlu kılıyor. Türkiye’nin izlediği eğitim politikası nedeniyle sınav ve akademik başarıya odaklı çıkmazdan çok kısa sürede çıkamayacağı birçok kişi tarafından kabul ediliyor. Okullar, derslerin öğrencilere kazandırması gereken ve yaşamda gerekli olan temel öğrenmelerden hızla uzaklaşıyor. Örneğin çocuklar savaşlar, açlık, göç, ülkeler arası çatışmalar, iletişim çatışması, çevre kirliliği, küresel ısınma, su, denizler, doğal yaşam gibi birçok konuyu öğrenemeden okulunu bitiriyor. Müzik, resim, beden eğitimi gibi öğrencilere aktüel, entelektüel ve sağlıklı duruş kazandıracak dersler önemsenmiyor. Dünyadaki birçok ülke, eğitimde hesap verilebilirlik sürecine önem veriyor. Bu noktada, Türkiye’de hem MEB yetkililerinin hem okulda görev yapan yönetici ve öğretmenlerin hem de velilerin öğrenci başarısını aşağıya çeken uygulamalar üzerinde düşünmeleri ve eksileri artıya dönüştürecek uygulamalara yer vermelerinin önemi ortaya çıkıyor. Her birey başarma isteğiyle dünyaya geliyor. Bu noktada önemli olan onların doğalarına ve özelliklerine uygun başarma süreçlerini yaşama geçirebilmek.

okul birinciliği sıralamayı nasıl etkiler