iRxE. YARGITAY Hukuk Genel Kurulu Esas No 2011/10-311 Karar No 2011/322 Tarih DOĞUM BORÇLANMASI KURUM İŞLEMİNİN İPTALİ İSTEMİ ZORUNLU SİGORTALILIK ÖZET Dava, doğum borçlanması talebinin reddine ilişkin Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir. İlk kez 506 Sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olduğu anlaşılan davacının, gerçekleştirdiği doğumlar sebebiyle doğum borçlanması yapamayacağı göz önünde tutulmaksızın yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması isabetsizdir. DAVA Taraflar arasındaki “doğum borçlanması talebinin reddine ilişkin Kurum işleminin iptali” davasında yapılan yargılama sonunda; İzmir 6. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen gün ve 2009/606 E., 2009/523 K. sayılı kararın incelenmesinin tarafların vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin gün ve 2009/17858 E., 2010/4907 K. sayılı ilamı ile; … 1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükümün dayandığı gerektirici sebeplere göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2- Davalı Kurumun temyizine gelince; Uyuşmazlık, öncelikle 5510 Sayılı Kanunun 41/1-a maddesiyle hukukumuzda ilk kez düzenlenen ve kısaca doğuma dayalı borçlanma olarak nitelendirilebilecek borçlanma hakkının, bu düzenlemenin yürürlük tarihinden önceki doğum olaylarına uygulanıp uygulanmayacağı, doğum sırasında aktif sigortalı olma şartının aranıp aranmayacağı ve sigortalılık başlangıç tarihinden önceki doğumlar sebebiyle bu hakkın kullanılıp kullanılamayacağı noktalarında toplanmaktadır. 5510 Sayılı Kanunun, “Sigortalıların borçlanabileceği süreler” başlıklı, 41/1-a maddesinde; “Bu Kanuna göre sigortalı sayılanların; Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri ile 4 üncü maddenin 1. fıkrasının a bendi kapsamındaki sigortalı kadının, iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartıyla talepte bulunulan süreleri, ... kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın % 32’si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak, borçlandırılan süreleri sigortalılıklarına sayılır...” hükmü düzenlenmiştir. Sosyal güvenlik hukukunun özel ve kamusal niteliği itibarıyla ve 5510 Sayılı Kanunda, anılan hükümle getirilen, sigortalıların lehine olan bu borçlanma hakkının, Kanunun yürürlüğünden önceki doğum olaylarına uygulanmasını engelleyen bir düzenlemenin olmaması da gözetildiğinde, 5510 Sayılı Kanundan önce meydana gelmiş doğum olaylarına da uygulanabileceğini kabul etmek gereklidir. Mahkemenin buna dair kabulünde bir isabetsizlik yoktur. Doğuma dayalı borçlanma hakkından yararlanabilmek için doğum sırasında aktif sigortalı olma şartının aranıp aranmayacağı hususunda ise, geçmişte hizmet akdine dayalı olarak zorunlu sigortalılık tescilinin yapılmış olması, bu haktan yararlanabilmesi için yeterli sayılmalıdır. Kadının fiziksel yapısı, doğurganlık işlevi, aile yükümlülükleri ile çalışma yaşamındaki konumu yanında, doğum borçlanmasıyla amaçlanan sonucun tam olarak elde edilebilmesi için, bu tip borçlanmalarda aranan doğum öncesi sigortalılık, herhangi bir süre sınırına tabi tutulmamalıdır. Aksine bir yorum, kanunda bu yönde bir sınırlamanın olmadığı da gözetildiğinde, sosyal güvenlik hakkına aykırılık oluşturacaktır. Doğuma dayalı borçlanma talep tarihinde sigortalı olmanın gerekip gerekmeyeceği noktasında ise, Kanun koyucunun bahis konusu düzenlemede, doğuma dayalı borçlanma hakkını verdiği kişinin borçlanma talep tarihinde sigortalı olmasını gerekli gören bir ifadeye yer vermediği ve bu düzenlemeye göre sigortalı olanların yanında, hak sahiplerinin de, yazılı talepte bulunmaları halinde borçlanabilecekleri dikkate alındığında, böyle bir şartın var olmadığı belirgindir. Ancak, 5510 Sayılı Kanunun 41/1. a düzenlemesinde, “a” bendinin ilk kısmında yer verilen borçlanma imkanı, çalışırken ücretsiz doğum ya da analık izni kullanılan sürelere ilişkindir ki bu doğal olarak daha önce sigortalı olmayı gerektirir. Aynı bendin 2. kısmındaki borçlanma imkanı ise doğrudan ve sadece 4/ kapsamındaki sigortalı kadına tanınmış ve borçlanacağı süre doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmayacağı süre olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla bu imkandan yararlanabilmek için de, geçmişte hizmet akdine dayalı olarak zorunlu sigortalılık tescilinin yapılmış olması, gerekli sayılmalıdır. Somut olayda, ilk kez 506 Sayılı Kanun kapsamında tarihinde zorunlu sigortalı olduğu anlaşılan davacının, ve tarihlerinde gerçekleştirdiği doğumlar sebebiyle doğum borçlanması yapamayacağı göz önünde tutulmaksızın yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır… , Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü KARAR Dava, Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili, davacının ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladığı tarihten önce yapmış olduğu iki doğum sonrası ikişer yıllık süreyi 5510 Sayılı Kanunun 41. maddesi uyarınca borçlanma talebinin Kurumca, doğum tarihlerinden önce çalışmaya başlamaması sebebiyle reddedildiğini, Kanunda yer almayan bu şartın Kurum genelgeleri ile getirilemeyeceğini, kanun koyucu aksini amaçlasa idi anılan madde metnine “sigortalı çalışmaya başladığı tarihten sonraki” şeklinde bir ibare konulabileceğini, maddenin amacının doğum sebebiyle çalışılmadan geçirilen sürelerin sosyal güvenlik açısından değerlendirilmesi olduğunu beyanla davacının doğum borçlanması talebinin reddine yönelik Kurum işleminin iptali ile doğum borçlanma tutarının talep tarihine göre belirlenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili, 5510 Sayılı Kanunun 41. maddesinin hizmet akdiyle çalışırken doğum sebebiyle işten ayrılan veya çalışamayan sigortalılar için çalışılmadan geçirilen sürelerin borçlanma ile hizmet olarak değerlendirilmesi amacıyla getirildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Yerel mahkemece, 5510 Sayılı Kanunun 41. maddesinde borçlanma talebinde bulunan kadının talep tarihinde sigortalı olması koşulunun yer aldığı ancak doğum tarihinden önce sigortalı olması gerektiğine ilişkin bir ibare olmadığı, amaç bu olsa idi madde metninde açıkça bu hususun belirtilmesinin mümkün olduğu, ayrıca maddede yer alan “borçlanılan gün kadar geriye götürülme” ifadesinin sigortalılık öncesi dönemlerin borçlanılma imkanını açıkça gösterdiği gerekçesiyle davacının borçlanma talebinin her doğum için altı ay olmak üzere davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraf vekillerinin temyizi üzerine karar Özel Dairece yukarda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, yerel mahkeme önceki gerekçesini tekrarlamak suretiyle ilk kararda direnmiştir. Direnme kararı taraf vekillerince temyiz edilmektedir. I- Davacı vekilinin temyizi yönünden yapılan incelemede; Yerel mahkemece verilen kısmen kabul kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan temyiz itirazları Özel Dairece reddedildiğinden, davacının direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu sebeple davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmelidir. II- Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekilinin temyizine gelince; önüne gelen uyuşmazlık, doğuma dayalı borçlanma hakkının sigortalılık başlangıç tarihinden önceki doğumlar yönünden de kullanılıp kullanılamayacağı, diğer bir ifade ile borçlanma hakkı için doğum öncesinde sigortalı olmasının gerekli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davanın yasal dayanağı tarihinde yürürlüğe giren 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun tarih 5754 Sayılı Kanunun 67. maddesiyle Değişik 41/1-a maddesidir. 5510 Sayılı Kanunun, “Sigortalıların borçlanabileceği süreler” başlıklı, 41. maddesinde “… Bu Kanuna göre sigortalı sayılanların; a- Değişik md. Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri ile 4 üncü maddenin 1. fıkrasının a bendi kapsamındaki sigortalı kadının, iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartıyla talepte bulunulan süreleri, b- Er veya erbaş olarak silah altında veya yedek subay okulunda geçen süreleri, c- 4 üncü maddenin 1. fıkrasının c bendi kapsamında olanların, personel mevzuatına göre aylıksız izin süreleri, d- Sigortalı olmaksızın doktora öğrenimi veya tıpta uzmanlık için yurt içinde veya yurt dışında geçirdikleri normal doktora veya uzmanlık öğrenim süreleri, e- Sigortalı olmaksızın avukatlık stajını yapanların normal staj süreleri, f- Sigortalı iken herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınanlardan bu suçtan dolayı beraat edenlerin tutuklulukta veya gözaltında geçen süreleri, g- Grev ve lokavtta geçen süreleri tarihli ve 5754 Sayılı Kanunun 67 nci maddesiyle; bu arada yer alan “ve Kurumca kabul edilecek sektörel veya genel ekonomik kriz dönemlerinde işvereni tarafından ücretsiz izinli sayılanların, her yıl için 3 ayı geçmemek üzere bu süreleri” ibaresi yürürlükten kaldırılmıştır. , h- Hekimlerin fahri asistanlıkta geçen süreleri, ı- Seçim kanunları gereğince görevlerinden istifa edenlerin, istifa ettikleri tarih ile seçimin yapıldığı tarihi takip eden ay başına kadar açıkta geçirdikleri süreleri, i- Ek md. Bu bendin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki sürelere ilişkin olmak üzere, 4857 Sayılı Kanuna göre kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan sigortalıların, kısmi süreli çalıştıkları aylara ait eksik süreleri, kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın % 32’si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak, borçlandırılan süreleri sigortalılıklarına sayılır. Ek cümle md. i bendi kapsamında borçlanılacak sürelere ilişkin genel sağlık sigortası primlerinin ödenmiş olması halinde, genel sağlık sigortası primi ödenmiş bu sürelere ilişkin borçlanma tutarı % 20 oranı üzerinden hesaplanır. Bir ay içinde ödenmeyen borçlanmalar için ise yeni başvuru şartı aranır. Primi ödenmeyen borçlanma süreleri hizmetten sayılmaz. Borçlanma sürelerinin ne şekilde belgeleneceğini belirlemeye Kurum yetkilidir. Bu Kanuna göre tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Sigortalılık borçlanması ile aylık bağlanmasına hak kazanılması durumunda, ilgililere borcun ödendiği tarihi takip eden ay başından itibaren aylık bağlanır. Borçlanılan süreler, uzun vadeli sigorta ve genel sağlık sigortası bakımından; a- Birinci fıkranın a , b , d , e , f , g ve h bentleri gereği borçlananlar, borçlandığı tarihteki 4. maddenin 1. fıkrasının ilgili bendine göre, b- Değişik md. Birinci fıkranın c ve ı bentleri gereği borçlananlar, 4. maddenin 1. fıkrasının c bendine, i bendine göre borçlananlar ise 4. maddenin 1. fıkrasının a bendine göre, sigortalılık süresi olarak değerlendirilir...” hükmü yer almaktadır. Bilindiği üzere hizmet borçlanması, prim ödemeden geçen sürelere ait primleri sonradan ödemek suretiyle, bu süreleri prim ödeme gün sayısına ve bazen de sigortalılık süresine ekleme olanağı veren bir sosyal sigorta işlemidir. 5510 Sayılı Kanunun 41. maddesiyle sosyal güvenlik mevzuatımızda daha önce var olan yurtdışı hizmet borçlanması, askerlik borçlanması ile grev ve lokavtta geçen sürelerin borçlanılması haklarına ek olarak getirilen yeni borçlanma haklarından biri de doğuma dayalı borçlanma hakkıdır. Doğuma dayalı borçlanma hakkı 5510 Sayılı Kanunun ilk şeklinde öngörülmemişken 5754 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile maddeye eklenmiştir 26870 . Konuya ilişkin olarak ikincil mevzuata kısaca bakıldığında hizmet borçlanması işlemlerinin usul ve esasları hakkında önce tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından tebliğ yayınlandığı ve bunu gün ve 2008/111 Sayılı Genelge’nin takip ettiği; bu arada tarihinde yayımlanan Sosyal Sigortalar İşlemleri Hakkında Yönetmelikte konu ile ilgili düzenlemelere yer verilmiş ise de anılan yönetmeliğin halen yürürlükte bulunan ve tarihinde yayımlanan yönetmelik ile yürürlükten kaldırıldığı; öte yandan Kurumca tarihinde Hizmet Borçlanma İşlemlerinin Usul Ve Esasları Hakkında bir tebliğ yayımlanarak, gün ve 2010/106 Sayılı Genelge ile 2008/111 Sayılı Genelge’de değişiklikler yapıldığı görülmektedir. 5510 Sayılı Kanunun 41/1, a maddesi metninde 5510 Sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamına giren kadın sigortalılara doğuma dayalı borçlanma hakkı tanınmıştır. Buna göre 5510 Sayılı Kanunun 4/1-a bendi kapsamındaki sigortalılar doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartıyla talepte bulunulan süreleri borçlanabileceklerdir. 5510 Sayılı Kanunun 41/1,a düzenlemesinde, “a” bendinin ilk kısmında yer verilen borçlanma imkanı, çalışırken ücretsiz doğum ya da analık izni kullanılan sürelere ilişkindir ki bu doğal olarak daha önce sigortalı olmayı gerektirir. Aynı bendin 2. kısmındaki borçlanma imkanı ise doğrudan ve sadece 4/1, a kapsamındaki sigortalı kadına tanınmış ve borçlanacağı süre doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmayacağı süre olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla bu imkandan yararlanabilmek için de, geçmişte hizmet akdine dayalı olarak zorunlu sigortalılık tescilinin yapılmış olması gerekli sayılmalıdır. Anılan maddede yer verilen borçlanma imkanının, doğrudan ve açıkça sadece 4/1, a maddesi kapsamındaki sigortalılara tanınmış olması, borçlanma talebinde bulunanın doğum tarihinden önce 4/1-a bendi kapsamında çalışması olgusunun arandığını; bunun da doğal olarak doğumdan önce sigortalı olmayı gerektirdiği açıktır. Öte yandan maddenin ancak sigortalı olarak çalışan kadın tarafından kullanılabilecek olan ücretsiz doğum ya da analık izni sürelerine ilişkin olması ve borçlanılacak sürenin doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmayacağı süre olarak tanımlanması da, bu imkandan yararlanabilmek için doğum öncesi çalışıyor olmanın, yani sigortalılığın zorunlu olduğunu göstermektedir. Konuyla ilgili olarak 5510 Sayılı Kanunda değişiklik yapan 5754 Sayılı Kanuna ilişkin TBMM alt komisyon raporunda bu değişiklik hakkında, ücretsiz doğum ya da analık izin sürelerinin de borçlanılabilecek sürelerden sayıldığı, bu sürelerde kadın çalışanların doğum ve çocuk bakımı gibi özel bir durum sebebiyle izin kullandığı, bunun sonucunda doğum yapan kadının sosyal güvenlik alanındaki bu hakkı kullanmasından dolayı emeklilikle ilgili sürelerini tamamlamak için ortaya çıkan bir maliyete katlanmak zorunda kalacağı, oysa çocuk bakımının aynı zamanda toplumsal olarak Devletin de üstlenmesi gereken bir sorumluluk olduğu… görüşlerine yer verilmiştir. Böylelikle prim yatırma imkanı bulunamadığı halde yasa koyucunun çeşitli saiklerle sigortalılık imkanı sunmak ve prim süresine eklemek istediği bu gibi dönemlerin telafisine yönelik getirilen borçlanma müessesesinin amacı da gerçekleşmiş olacaktır. Görüldüğü üzere, maddenin amacının doğum yapan kadının çalışamadığı dönemde uzun vadeli sigorta kolları yönünden mağduriyetini gidermek olduğu, “sigortalı kadının” ifadesi ile doğum yapılan dönemde, 5510 Sayılı Kanunun 4/1-a bendi kapsamında sigorta kadına çalışamadığı ve prim ödeyemediği sürenin borçlanılması imkanı getirilmek suretiyle madde gerekçesindeki amacın gerçekleştirildiği görülmektedir. Kanun koyucu tarafından bu amaca uygun olarak 41/1-a bendinde doğum borçlanması yapılabilmesi için ön koşul olarak 4/1-a bendi kapsamında sigortalı kadın olması şartının öngörüldüğü, diğer bentlerde ise böyle bir ön koşula yer verilmediği, dolayısıyla kanun koyucunun doğum borçlanmasına ilişkin bentte iradesini “sigortalı olma” ön koşulunu açıkça koyduğu anlaşılmaktadır. Yapılan açıklamaların ışığında 5510 Sayılı Kanunun 41/1-a maddesi uyarınca doğum sebebiyle çalışma hayatından bir süre ayrı kalan kadın sigortalılara önceden tescil edilmiş olmak koşuluyla borçlanma hakkı tanınmış olup, doğum sebebiyle çalışılmayan iki yıllık sürenin borçlanılması olanağının sadece 4/1, a kapsamında sigortalı kadına tanınmış olması karşısında sigortalı olarak tescil tarihinden önce gerçekleşen doğumlar sebebiyle borçlanma yapılamayacaktır. Yeri gelmişken 5510 Sayılı Kanunun 41. maddesinin 4. fıkrasında yer alan “Bu Kanuna göre tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde, sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye götürülür” hükmünün, sigortalılık öncesi doğumlar yönünden borçlanma imkanına işaret edip etmediği de irdelenmelidir. Öncelikle anılan fıkranın maddede yer alan tüm borçlanma halleri için uygulanması mümkün değildir, zira fıkra yalnızca sigortalılık öncesini ilgilendiren bir grup borçlanma imkanına yönelik olup, maddenin b ve c bentlerinde yer verilen iki durumda olduğu gibi, doğrudan sigortalılık öncesine ilişkin borçlanma hallerinde uygulanması ve dikkate alınması mümkündür. Ayrıca yasanın açıkça sigortalılık sonrası olması gerektiğini düzenlediği borçlanma imkanları da bulunmaktadır ki, f bendinde yer alan sigortalı iken herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınanlardan bu suçtan dolayı beraat edenlerin tutuklulukta veya gözaltında geçen süreleri ve g bendindeki grev ve lokavtta geçen süreler bunun açık örneği durumundadır. Bu halde de anılan fıkranın uygulanma imkanının bulunmadığı, dolayısıyla borçlanma halinin sigortalılık başlangıç tarihini geriye götürmesine ilişkin fıkranın maddede düzenlenen her borçlanma halinde uygulanmak üzere düzenlenmediği açıktır. Belirtildiği gibi bu düzenleme, borçlanma imkanlarının tümüne değil, sigortalılık öncesine ilişkin olanlarına yöneliktir ve 4/1-a bendi kapsamında çalışma ve hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmamanın ön şart olarak arandığı doğum borçlanmasına uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır. görüşmeler sırasında, 5510 Sayılı Kanunun 4/1-a maddesine yapılan atfın Kanunun 4/1-b ve c bentlerine tabi olan sigortalıların borçlanma hakkı olmadığının belirtilmesi amacıyla yapıldığı, aksi düşünce halinde kanun koyucunun “çalışıyorken” veya benzeri ifadelere madde metninde yer vermesi gerektiği ve sigortalılık başlangıç tarihinin geriye yürütülmesine imkan tanınması karşısında doğum tarihinden önce sigortalı olma şartına maddede yer verilmediğine ilişkin görüşler ifade edilmiş ise de çoğunluk tarafından yukarda açıklanan gerekçelerle bu görüşe itibar edilmemiştir. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, borçlanma talep tarihinde 4/1, a bendi kapsamında tescil edilmiş olmanın yeterli sayılması, doğum öncesi sigortalılık ön şartının aranmaması durumunda, kanun koyucunun bu olanağı sadece tanımış olmasının bir anlamı kalmayacaktır. Zira böyle bir durumda hükümün çok kolay bir şekilde dolanılması, çalışma öncesi doğum sürelerini borçlanmak isteyenlerin çok kısa süreler için a bendi kapsamında tescil olunarak borçlanma yolunun tüm sigortalılara açılması mümkün hale gelecektir. Sonuç olarak, a bendi kapsamında tescil edilmişken yapılan doğumlar sebebiyle çalışılmayan iki yıllık sürelerin -diğer koşulların varlığı halinde- borçlanılabileceği, tescil edilmeden gerçekleşen doğumlar sebebiyle borçlanma yapılamayacağı kabul edilmelidir Öğr. Gör. Dr. E. Özkaraca, Legal İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dergisi, 26/2010, s. 523 vd . Somut olay yukarda açıklanan ilkeler ışığında değerlendirildiğinde, ilk kez 506 Sayılı Kanun kapsamında tarihinde zorunlu sigortalı olduğu anlaşılan davacının, ve tarihlerinde gerçekleştirdiği doğumlar sebebiyle doğum borçlanması yapamayacağı göz önünde tutulmaksızın yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle, da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ 1- I numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyizde hukuki yararı bulunmadığından temyiz dilekçesinin REDDİNE, 2- Yukarıda II numaralı bentte açıklanan sebeplerle davalı temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, gününde oyçokluğu ile karar verildi. KARŞI OY Yerel Mahkeme ile Yüksek 10. Hukuk Dairesi arasındaki uyuşmazlık, 5510 Sayılı Kanunun 41. maddesine göre doğum borçlanması yapabilmek için, önceden 506 Sayılı Yasaya göre tescil edilme koşulu bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. 5510 Sayılı Yasa, tarihinde yürürlüğe girmiş, 506 Sayılı Kanun bu yasa ile yürürlükten kaldırılmıştır. Davanın Yasal dayanağını oluşturan 5510 Sayılı Kanunun 41. maddesinin başlığında, “Bu Kanuna göre sigortalı sayılanların” aşağıdaki bentlere göre borçlanabileceği kabul edilmiştir. İlk bakışta borçlanma hükümlerinin, 5510 Sayılı Kanunun yürürlüğünden itibaren sigortalı sayılanlar veya 5510 Sayılı Yasaya göre sigortalılığı devam edenler hakkında uygulanacağı söylenebilir. Ancak, Yasanın geçici 7. maddesi hükmüne göre, “Aylıkların hesabında ve tarihli ve 3201 Sayılı Kanuna göre yapılan borçlanmaların bu Kanunun yürürlük tarihinden önceki sürelere ait kazançları, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümlerine göre değerlendirilir” Madde hükmü, 5510 Sayılı Kanun öncesine ait sürelerin 41. maddeye göre borçlanılabileceğini de kabul etmektedir. Doğum borçlanması 41. maddenin a bendi kapsamına girmektedir. Benttde iki ayrı borçlanmadan söz edilmektedir. Birincisi, Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık süreleri ile ilgilidir. Burada, 4857 Sayılı İş Kanunu veya 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu gibi özel Kanunlardaki süreler kastedilmektedir. İkinci tür borçlanma ile sadece eski 506 Sayılı sigortalılığın devamı niteliğinde olan 5510 Sayılı Kanunun 4/a bendine tabi sigortalılara özgü bir borçlanmadır. Bu cümlede 4/a bendi kapsamında sigortalıktan söz edilmesi, diğer bentlere tabi sigortalıların borçlanamayacağı sadece 4/a sigortalılarının borçlanabileceğinin anlaşılması bakımından kullanılmıştır. Doğum tarihinden sonraki iki yıllık süre borçlanılabilecektir. Bu süre içerisinde çalışılan, yani sigortalı olunan bir süre varsa, bu sürelerin borçlanılmasında kişinin hukuki yararı bulunmadığından, maddede bu açıklanmıştır. Borçlanabilecek kişinin sigortalı olması gerektiğinden söz edilmesi, hiçbir zaman önceden sigortalı olarak tescil edilmiş olması gerektiği anlamına gelmez. Sigortalı sözcüğü, borçlanacak kişinin 4/a sigortalısı olması gerektiğini amaçlar. Zira 2 yıllık doğum borçlanması sadece 4/a sigortalılarına tanınmış bir haktır. Mutlaka 4/a sigortalısı olarak tescilinin bulunması gerekirse de bu tescilin doğumdan önce yapılması gerektiği söylenemez. Kanun koyucunun aksini akçıkça söylediği hal, f bendinde yer almaktadır. Bu bentte sigortalı iken tutuklanan veya mahkum edilenlerin beraat etmeleri halinde borçlanabileceğini düzenlemiştir. Kanun koyucunun önceden doğum yaptığı halde sonradan sigortaya tescil edilenlere verdiği borçlanma hakkını, açık bir yasal engel bulunmadığı halde engellemek sosyal güvenlik ve adalet ilkelerine açıkça aykırıdır. Öte yandan, 41. maddede yer alan ortak hükümlerde, sigortalılık başlangıcından önceki sürelerin borçlanılması halinde sigortalılık başlangıcının borçlanılan süre kadar geriye götürüleceğinden söz edilmiştir. Yasa koyucu burada da 41. maddenin a bendini ayrık tutmamıştır. Özetle, 5510 Sayılı Kanunun 41. maddesinin b bendinde, askerlik süresi ile ilgili borçlanma hakkı uygulamasında önceden sigortalı olarak tescili aramamak, a bendindeki doğum borçlanmasında ise önceden sigortalı olarak tescil edilmiş olmayı aramak erkek ve kadın sigortalılar arasında bir ayrımcılıktır. Anayasası ise aksine hüküm içermektedir. Sayın Çoğunluk görüşüne, Yasanın açıkça verdiği hakkı ortadan kaldırdığından katılamıyorum. Gönderen BAYRAM DERECİİlkemiz, hukukun adaletli dağıtılabilmesi için yargı kararlarının paylaşımına daha çok önem vermektir. sitesi, paylaşılan kararların yargısal faaliyetlerde kullanılmasında herhangi bir hak ve sorumluluk kabul etmemektedir. Memur, işçi, emekli, SGK, SSK, Bağkur'lu milyonlarca kişi merak ediyordu. Tek tek açıklandı. Memurların emekliliği 30 günden mi 35 gün üzerinden mi hesaplanıyor? Memuriyetten istifa eden birisi geçen süre için emekli ikramiyesi alabilir mi? EYT’ye takılan kaç yaşında emekli olur? Kadınlar sigortalılık öncesi doğum için borçlanma yapabilir mi? Ne kadar emekli maaşı alırım? Gibi çok sayıda soruya İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı Yazarımız Mert Nayır yanıt verdi...• 24 Nisan 2020 - 0853 • Son Güncelleme 05 Şubat 2021 - 0019• 24 Nisan 2020 - 0853 • Son Güncelleme 05 Şubat 2021 - 00191Milyonlarca, memur, işçi, dul, yetim, emekli bu sorulara yanıt arıyor. En çok merak edilen ise ne zaman emekli olurum? Memur ve işçi emekliliği arasındaki farklar, devlet desteğinden nasıl yararlanırım? Sizde merak ediyorsanız uzmanasor sorularınızı yollayın uzmanlarımız yanıtlasın. İşte o sorular ve yanıtları…2Gelinim kuaför Bağkur’lu senelerdir ödüyor. Şimdi dükkân kapandı para gelmiyor, devletten oda maaş alabilir mi ne yapabilir? Küçük ölçekli işletme sahipleri için ne yazık ki şimdilik bir düzenleme bulunmuyor. 2021 Yılına ertelenen Ahilik Sandığı yürürlükte olsaydı dükkanı kapanmış ya da iflas etmiş olan işletmeler de işsizlik ödeneği alabilecekti. Mevcut durumda Hazine ve Maliye Bakanımızın yapmış olduğu açıklamalara göre sadece kredi desteği iş göremezlik raporu bitti, doktora gittik 2 ay rapor verdi sağlık kuruluna gittik raporu almadı. Genelgeye göre otomatik sistem raporlu yapıyor geçerli dedi. Sistemde görünür mü rapor parası zamanında yatar mı? Kronik rahatsızlığı bulunan hastaların 1 Mart ve sonrasında dolan reçete ve raporları ikinci bir duyuruya kadar otomatik olarak uzatılmıştır. Çıkan Genelgeye göre herhangi bir işlem yapmanıza lüzum yoktur, yine rapor ödemelerinizi her ayın 8’i ila 14’ü arası Ben 52 yaşındayım 4/c kapsamında 1990 yılında memuriyete başladım. 25 yıl 10 ay memur olarak hizmet yılında 8 ay kısa dönem askerlik yaptım ve 1994 yılında maaşımdan kesilerek parasını ödedim borçlanma yaptım. Emeklilik te yaş ve 25 yıl şartını tamamladım. Akabinde emekli dilekçesi vererek emekli olmak istedim. SGK askerlik borçlanması yaptığıma dair ödeme dekontu istedi. Kendi kayıtlarında dekontları bulamamışlar. Çalıştığım kurumda ödeme dekontunu özlük dosyamda bulamadı. Ama hizmet cetvelinde borçlandığım belirtilmiş. Benim maaşımdan 1994 yılında kesilerek SGK’ya borçlanmam yapıldı. Ben bunu biliyorum. SGK ödeme dekontunu bulamadıysa suç kimin? Bu durumda ben ne yapmalıyım. Parasını ödediğim halde askerlik sayılmayabilir mi? Benin yasal hakkım nedir? Saygılarımla C. Çetinkaya 5Prim tahsilatı ve işlenmesi SGK’nın yükümlülüğünde olan bir durumdur. Sigorta girişi bulunup da prim ödemesi olmayan insanlar da aynı konudan ötürü mağdur edilmektedir. Ancak Yargıtay’ın ödeme ve tahsil işlemleri SGK’nın görevidir, sigortalıyı bağlayıcılığı yoktur’ şeklinde kararı mevcuttur. Konuyla ilgili dava yoluna giderek hizmetlerinizi saydırabilirsiniz. Daha detaylı bilgi için bir avukatlık bürosuna danışmanız faydanıza günler ismim Baki T. 21/04/1972 doğumluyum, 2007’de İtalya’dan geldim. Geçen yıl askerliği de yatırdım. Toplam Türkiye’den sigortam 2745 gün. 2008 Yılından bu yana sigortalı çalışıyorum, bana nasıl bir emeklilik önerirsiniz bu yıl yatırmak istiyorum. Emeklilik hesaplamaları sigortalılık başlangıç tarihinize göre belirlenmektedir. 09/09/1999 Tarihi sonrasında sigortalılığınız başlamışsa 60 yaş 7000 prim günü şartlarına tabisiniz. İlk sigortalılık başlangıcınız daha eskiyse aşağıdaki link üzerinden kolayca emeklilik hesaplamanızı hocam, ben 3 Mart 1992 de askere gittim. Sigorta girişim ve doğum tarihim işe çıkış tarih ben kaç yaşında emekli olacağım? Sigortalılık başlangıç tarihinize istinaden 60 yaş 7000 prim günü şartlarına tabisiniz. Ancak askerlik borçlanması ile sigortalılık başlangıcınızı 08/09/1999 tarihine çekebilirseniz 58 yaş 5975 prim günü şartlarına sahip olursunuz. Bu süreye inebilmeniz için 9 ay askerlik borçlanması yapmanız ben Mehmet, doğumluyum. 11 aydır iş bulamıyorum. 6000 iş günüm var ve evime zor zahmet bakabiliyorum. 1 Kızım var okula giden, onun masraflarını bile karşılayamaz oldum. Bize de bu haklardan bir şeyler çıkar mı? Merhaba, Meclis komisyonundan yeni geçen Torba Yasaya göre işsiz kişilere günlük 39,24 TL ücret ödenecektir. Ayrıca koruma kalkanı paketi kapsamında birçok yardım kampanyası da başlatılmıştır. Bağlı bulunduğunuz il ve ilçelerdeki Belediye veya Kaymakamlıklarını ziyaret ederek Sosyal Yardım müracaatında bulunabilirsiniz. Dar gelirli ailelere her Belediye tarafından ayrıca ek yardım Nisan doğumluyum 1992 Mayıs işe giriş tarihim 5500 iş günü Bağkur ve SSK var son 7 yıl SSK’lıydım ne zaman emekli olabilirim? Teşekkürler Sigortalılık başlangıç tarihinize istinaden 53 yaş ve 5600 prim günü şartlarına tabisiniz. 100 Gün eksiğiniz kalmış, bu süreyi de ister çalışarak isterseniz de borçlanarak askerlik ya da isteğe bağlı ödeyebilirsiniz. En erken emeklilik tahsis talep tarihiniz 2027 doğum tarihli işe giriş tarihli EYT' e takılan biri kaç yaşında emekli olur. 20 yıl SSK'lı çalışmış. Sigortalılık başlangıç tarihinize istinaden 51 yaş 5450 prim günü şartlarına tabisiniz. EYT ile ilgili ne yazık ki meclis gündeminde herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Olur da bu yönde bir yasa çıkarsa yasa şartlarına göre emeklilik hakkı elde TSK’da yılları arası sivil memur olarak çalıştım. Kendi isteğimle işten istifa ettim. Sonra SSK’lı olarak çalışarak 2018 yılında emekli oldum. Memuriyette geçen süre için emekli ikramiyesi alabilir miyim? Teşekkürler İkramiye ve tazminat ödemeleri 4/a gibi 4/c statüsünde de 1457 sayılı kanunun 14. Maddesine uygun olmak zorundadır. İlgili kanun maddesine göre çalışan, kendi isteği ve kusuru dışında iş akdi sonlanırsa tazminat hakkı ayrıca, kadınlar 20, erkekler 25 yıllık hizmetini tamamladığı zaman yaşı beklemek koşuluyla istifa ederse tazminat talebinde bulunabilir. Bu durumda kendi tercihinizle istifa etmiş olduğunuz 4/c görevinizden ötürü tazminat ya da ikramiye ödemesi doğumluyum sigorta giriş tarihim 18 ay Askerlik yaptım şu an 4565 iş günüm var fakat çalışmıyorum koşullarımı tamamlamak adına askerliğimi prim gün sayıma saydırıp kalanını da isteğe bağlı sigortalı olarak tamamlamak benim için avantajlı olur mu? Saygılarımla. Sigortalılık başlangıç tarihinize istinaden emeklilik şartlarınız 54 yaş 5675 prim günüdür. Askerlik hizmetiniz sigortalılık başlangıcınızdan önce olduğundan ilk işe giriş tarihinizi geriye götürmeyecektir. Yani size sadece prim günü avantajı sağlar. Emeklilik yaşınızın dolmasına 8 yıl var, bu süre içerisinde çalışmayı düşünmüyorsanız elbette askerlik borçlanması yapmanız uygun olacaktır. Ancak eksik 1110 prim gününüzü 8 yıl içerisinde çalışarak tamamlamanız sizin için daha az maliyetli olabilir. Bugün en düşük günlük askerlik borçlanması 31,39 TL’dir. Bunu askerlik süreniz ile çarptığınızda 16 bin 951 TL’lik bir rakam çıkacaktır. Tabi tercih benim SSK girişim Primim 8282 yasal olarak Eylül’de 49 olacak kamu kurumunda çalışmaktayım. Tazminat hesaplaması 30 günden mi yoksa 35 günden mi olacak? tarihinde sendikali olduk, sendikanın söylediği 35 gün üzerinden. Ne kadar doğru bilgi verirseniz ona göre hareket etmek istiyorum. Teşekkür ediyorum. Kıdem tazminatının hesaplaması 1475 sayılı eski iş kanunun 14. Maddesine göre yapılmaktadır. İlgili maddeye göre herhangi bir iş sözleşmesinin kıdem tazminatını gerektiren bir nedenle feshi durumunda, çalışılan her tam yıl için 30 günlük brüt ücret tutarında kıdem tazminatı ödenmektedir. Bir yıldan artan süreler de oranlanarak hesaplamaya dahil edilecektir. Kıdem tazminatı hesaplamaları sırasında işçiye ödenen ücretin yanı sıra, kendisine düzenli olarak sağlanan tüm para ve para ile ölçülebilen menfaatlerin yol parası, yemek parası, düzenli olmak koşuluyla ikramiye ödemeleri vb. brüt tutarları dikkate alınmaktadır. Her tam çalışma yılı için ödenen kıdem tazminatı tutarı, fesih tarihinde geçerli olan kıdem tazminatı tavanı ile sınırlandırılmıştır. Sendika ve toplu iş sözleşmelerinde bu süreler arttırılabilir, yani toplu iş sözleşmesi ile kıdem tazminatı hesabı yıllık 30 günlük ücret üzerinden değil de 35 olabilir ya da 40 olabilir. Bu gibi durumlarda sendika temsilciniz ile görüşmeniz ve konuyu netleştirmeniz daha uygun tarihim 3 Şubat 1964, SSK girişim 1 Mart 1989, toplam pirim günüm e-devlette görünen 4318. 306 Gün Bağkur’um var, buna dahil mi bilmiyorum. 3600 Günü 2014 senesinden sonra tamamladım, askerliğimi 550 gün yaptım. Askerliğimi yatırırsam normalde nasıl emekli olurum, 3600 günden nasıl emekli olurum? Şimdiden teşekkürler. Öncelikle Bağkur sürenizin belirtmiş olduğunuz gün sayınıza dahil olup olmadığını anlamanız için e-devlet üzerinden Sosyal Güvenlik Kurumu uygulamalarından 4A Hizmet Dökümü’ ekranına bakmalısınız. Burada 4/b hizmetleriniz görüntülenmez, burada gördüğünüz rakama Bağkur sürenizi dahil hepsi dahil 4318 prim gününüz varmış gibi hesaplama yapacağız. 3600 Prim günüyle yaşlılık aylığına müracaat etmek isterseniz 60 yaşını beklemeniz gerekecektir. Normal emeklilik şartlarınız ise 51 yaş 5450 prim günüdür. 550 Gün askerlik borçlanması yaparak yaş şartını 50’ye prim günü şartını ise 5375’e indirebilirsiniz. Borçlanma işlemi sonrası eksik kalacak olan 507 günü de ister çalışarak isterseniz de isteğe bağlı şekilde 25 raporum var EYT mağduruyum, tam çalışamıyorum belden ameliyat oldum 6 adet vida takılı, hiç bir gelirim yok SSK ne gibi yardımı olur ne yapmalıyım? Yüzde 25’lik rapor ile ne yazık ki malulen yada engelli emekliliğine müracaat etmeniz mümkün değil. Sosyal Yardım Başvurusunu 1000 TL’lik destek paketi aşağıdaki link üzerinden e-devlet şifrenizle yapabilirsiniz. Ayrıca il ve ilçe belediyeleri ve Kaymakamlıklarından da yakacak, giyim, erzak vb. yardım taleplerinde ev hanımı isteğe bağlı tarım sigortası yaptırdım tarihinden itibaren kesintisiz yatırıyoruz. Kendisi doğumlu sigortalılık öncesi 3 çocuk var ancak borçlanamıyoruz. Ne zaman emekli olabilir. Şimdiden teşekkür ederiz. Eşinize Ek5 tarım sigortası ödüyorsanız 58 yaş 7200 prim günü şartıyla, normal isteğe bağlı ödeme yapıyorsanız Bağkur yine 58 yaş 5400 gün ile aylık alabilir. Ek5 Sigortalısının 2008 sonrası girişlileri için 4500 prim gününün yanında 25 yıllık da sigortalılık süresi aranır. Doğum borçlanmalarından ne yazık ki sigortalılık süresinden önce olduğundan faydalanamamaktasınız. Eşiniz 60 yaşını doldurmuş, emeklilik plan ve programı için ikametinizde bulunan Sosyal Güvenlik Merkezini ziyaret etmeniz hatalı işlem ve vakit kaybınızı önleyecektir. Son 7 yıldır her anneler gününde sigortalılık öncesi doğum yapan annelerin borçlanma haklarının verilmesi için 5510 SS ve GSS Kanunda düzenleme beklerken ,boşuna hayale kapılıyoruz. Bu işin asıl nedeniÇSG Bakanın'a Sosyal Güvenlik açıklarından ,emekli ödemeleri konusunda danışmanlık yapan yetkililer bu kanuni düzenlemenin çıkmaması için ellerinden geleni yapıyorlar. Aşağıdaki yazımızda göreceksiniz; Bu hakkın verilmesi ile birlikte 3 çocuk için 2160 gün demek 6 yıl sigortalılık süresi öncesi yapılan doğumlar da 6 yıl süre kazandırılması ile birlikte erken emeklilik gündeme gelecek,emekli sayısı artacak ve emekli maaş ödemeleri yükselerek SGK bütçesi açık seçim döneminde bu isteklere itibar defa 01/01/1995 yılında sigortalı olan Fatma Hanım 3 çocuğu sigortalılık süresi önce doğduğu için bu hak verilmesi ile birlikte ,sigortalılık başlangıcı 01/01/1989 yılına Yılına Göre20 yıl sigortalılık süresi 51 yaş 5750 gün ile emekli AVANTAJLAR1.6 YIL ÖNCE SİGORTALILIK SÜRESİ DOLACAK2.01/01/1989 GÖRE=45 YAŞ 5300GÜN3.YAŞ DÜŞECEK 450 GÜN EKSİK PRİM DANIŞMANLARI VE SGK ÜST DÜZEY BÜROKRATLARI İTİRAZ anda bu avantajlar olduğu için sigortalılık öncesi doğum süreleri borçlanma kapsamına EMEKLİ OLSUNLAR DİYE BORÇLANMAYI 2'DEN 3 ÇOCUĞA ÇIKTI BARDAĞIN DOLU TARAFINA BAKIN DİYENLERİ SS ve GSSK yapılan son düzenleme ile birlikte 2 çocuk olan doğum borçlanmasıyla birlikte 3 çocuğa verilmesiyle birlikte ,Bağ-Kur ,Emekli Sandığı mensubu kadınlara da verilen bu hak gerçekten olumlu Bağ-Kur'lu sigortalılara yapılan pozitif ayrımcılık ile hakları kadın sigortalılar da 3 yıl doğum borçlanması ile birlikte eski sigortalılar özellikle 01/06/2002 tarihine göre emeklilikte yaş bakımından avantaj yakalama imkanı kadınlar için ise sigortalılık sonrası yapılan doğumlar için borçlanma yaş için erken emeklilik değil ,sigortalılık da aranan eksik günlerini satın alarak ileri yaşlarda olanlara emekli imkanı Ayşe Hanım 01/05/1966 doğumlu olup ,ilk defa 01/01/1986 yılında sigortalı olmuş,2915 gün sigortalılık süresi çocuğu için doğum borçlanması yaparak 5075 gün ile emekli çocuk için doğum borçlanması hakkının verilmesi ile birlikte 720 gün ek gün satın alınması sağlanmış, gün düşmemiş erken emeklilik borçlanması ikiden üçe çıkar iken Bakanlık ve SGK bürokratları karşı çıkmasına rağmen bu yaklaşım da popülist değil mi?Ek verilen 720 gün ile birlikte 2 yıl önce 24 maaş emekli maaşı hediye tek kazandıkları nokta sigortalılık sonrası verilen doğum borçlanması 3 çocuğa kadar ile mevcut sigortalılık günü 4/1a için ÖZÜDoğum borçlanmaları SSK/BAĞ-KUR/EMEKLİ SANDIĞI için 2'den 3'e çıkmış,sigortalılık öncesi için borçlanma hakları annelere bu yıl da verilmemiştir.**SİZDEN GELEN SORULARA CEVAP01/02/1988 yılında yılında sigortalı olduktan sonra yaş düzeltmesi zaman emekli olurum?Ferit08/09/1999 sonrası ilk defa sigortalı olan 60 yaş 7000 gün yada 25 yıl 60 yaş 4500 gün ile emekli düzeltmenizi sigortalı olduktan sonra yapıldığı için sigortalı ilk işe giriş tarihinde yazılı olan 01/02/1988 dikkate alınır.**Engelli bayanım ,engelli olarak SSK'lı işçi olarak yeni vefat Sandığı hayatta SSK emeklisi ,ben SSK'lı işte çalışsam da babamdan yetim aylığı alır mıyım?DilekBabanız emekli sandığı emeklisi olduğu için SSK,Bağ-Kur olsanız da yetim aylığı alacaksınız.**1955 yılında doğan babamız için Bağ-Kur tarım sigortasından 1995 yılında girişi gün prim yıl askerliği tarım zaman emekli olur.?Aykut2200 gün prim ödemeniz gün askerliği ödeyerek geri kalan süreyi EK/5 ile tamamlar emekli olma şansı doğar.**1964 doğumlu annem,1986 yılında ilk defa sigortalı gün primi zaman emekli olur?Gülay58 yaşında 3600 gün ile emekli olacaktır. Doğum borçlanması yargıtay kararı aşağıdadır Yargıtay Dairesi Esas 2009/8312 Karar 2010/2516 nolu karar YARGITAY Dairesi Esas 2009/8312 Karar 2010/2516 Karar Tarihi Doğum borçlanması isteminin kabulü ve yaşlılık aylığı bağlanması istemi – ilk doğumu yapan ve iki yıllık süre dolmadan ve tekrar çalışmaya başlamadan ikinci doğumu yapan kadın sigortalının yaptığı doğumlar için borçlanabilecek olması ÖZET Somut olayda, ilk kez 506 sayılı Kanun kapsamında tarihinde zorunlu sigortalı olduğu anlaşılan davacının, ve tarihlerinde gerçekleştirdiği doğumlar sebebiyle, ancak doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla, hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartlarının dışında, başkaca bir şart aranmaksızın borçlanma hakkına sahip olduğu kabul edilmelidir. Yapılacak değerlendirmede, zorunlu sigortalı olarak tescil edildikten sonra ilk doğumu yapan ve iki yıllık süre dolmadan ve tekrar çalışmaya başlamadan ikinci doğumu yapan kadın sigortalının, ilk doğumdan ikinci doğuma kadar geçen süre ile ikinci doğum için borçlanabileceği iki yıllık sürenin toplamı kadar geçen süreyi borçlanabileceği gözetilmelidir. 5510 S. K. m. 41, 108 2925 S. K. m. 39 2926 S. K. Ek m. 3 1479 S. K. Ek m. 9 506 S. K. m. 60 5754 S. K. m. 67 YHGK. T. 2006/10-367 E. 2006/386 K. Dava Dava, davacının iki çocuğundan dolayı, 5510 sayılı Kanunun 41/1-a maddesi gereğince, doğuma dayalı borçlanma yapabilmesi ve dava tarihi itibariyle yaşlılık aylığı bağlanması istemine ilişkindir. Mahkemece, düzenlemenin yürürlüğünden önceki vakıalara uygulanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Ebru Pakin Akın tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. Karar Uyuşmazlık, öncelikle 5510 sayılı Kanunun 41/1-a maddesi ile hukukumuzda ilk kez düzenlenen ve kısaca olarak nitelendirilebilecek borçlanma hakkının, bu düzenlemenin yürürlük tarihinden önceki doğum olaylarına uygulanıp uygulanmayacağı, doğum sırasında aktif sigortalı olma şartının aranıp aranmayacağı noktalarında toplanmaktadır. 5510 sayılı Kanunun, başlıklı, 41/1-a maddesinde; Bu Kanuna göre sigortalı sayılanların; Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri ile 4 üncü maddenin birinci fıkrasının a bendi kapsamındaki sigortalı kadının, iki defaya mahsus olmak üzere doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartıyla talepte bulunulan süreleri,… kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın % 32’si üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak, borçlandırılan süreleri sigortalılıklarına sayılır…> hükmü düzenlenmiştir. Kural olarak her kanun, yürürlüğe girdiği tarihten itibaren derhal hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar ve bu tarihten sonra meydana gelen olaylara ve ilişkilere uygulanır. Bu kuralın doğal sonucu da, kanunların geriye yürümemeleridir. Ancak sosyal güvenlik hukukunun özel ve kamusal niteliği itibarıyla ve 5510 sayılı Kanunda, anılan hükümle getirilen, sigortalıların lehine olan bu borçlanma hakkının, Kanunun yürürlüğünden önceki doğum olaylarına uygulanmasını engelleyen bir düzenlemenin olmadığı gözetildiğinde, 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce meydana gelmiş doğum olaylarına da uygulanabileceğini kabul etmek gereklidir. Zira maddi hukukun her zaman, hayatın değişen sosyal akışı içinde gelişen tüm olayları ve ayrıntıları kurallaştırma gücüne sahip olmadığını da dikkate alıp, çıkarlar dengesi ve adalet duygularını gözeterek toplumun gereksinmelerini karşılamakla yükümlü bulunan yargı organları, sigortalıların lehine hükümler içeren düzenlemelerin yürürlüğe girdiği durumlarda, kanun koyucunun amacını da göz önünde bulundurarak, söze oranla öze üstünlük tanıyan bir yorumla sonuca varmalıdır. Doğuma dayalı borçlanma hakkından yararlanabilmek için doğum sırasında aktif sigortalı olma şartının aranıp aranmayacağı hususunda ise, geçmişte hizmet akdine dayalı olarak zorunlu sigortalılık tescilinin yapılmış olması, bu haktan yararlanabilmesi için yeterli sayılmalıdır. Kadının fiziksel yapısı, doğurganlık işlevi, aile yükümlülükleri ile çalışma yaşamındaki konumu yanında, doğum borçlanmasıyla amaçlanan sonucun tam olarak elde edilebilmesi için, bu tip borçlanmalarda aranan doğum öncesi sigortalılık, herhangi bir süre sınırına tabi tutulmamalıdır. Konuyla ilgili olarak 5510 sayılı Kanunda değişiklik yapan 5754 sayılı Kanuna ilişkin TBMM alt komisyon raporunda bu değişiklik hakkında, Ücretsiz doğum ya da analık izin sürelerinin de borçlanılacak sürelerden sayıldığı, bu sürelerde kadın çalışanların doğum ve çocuk bakımı gibi özel bir durum nedeniyle izin kullandığı, bunun sonucunda doğum yapan kadının sosyal güvenlik alanındaki bir hakkı kullanmasından dolayı emeklilikle ilgili sürelerini tamamlamak için ortaya çıkan bir maliyete katlanmak zorunda kalacağı, oysa çocuk bakımının aynı zamanda toplumsal olarak devletin de üstlenmesi gereken bir sorumluluk olduğu… görüşlerine yer verilmiştir. Bu yaklaşım, cinsiyeti sebebiyle sosyal güvenlik şemsiyesinde farklı muamele görmesi gereken ve başta yaşlılık aylığı olmak üzere çeşitli sosyal güvenlik hakları yönünden de bu şekilde değerlendirilen kadınlar için karşı cinsle eşitliği sağlayıcı bir bakış açısı getirecektir. Böylelikle, prim yatırma imkanı bulunamadığı halde yasa koyucunun çeşitli saiklerle sigortalılık imkanı sunmak ve prim süresine eklemek istediği bu gibi dönemlerin telafisine yönelik getirilen borçlanma müessesesinin amacı da gerçekleşmiş olacaktır. Aksine bir yorum, kanunda bu yönde bir sınırlamanın olmadığı da gözetildiğinde, sosyal güvenlik hakkına aykırılık oluşturacaktır. Hukuk Genel Kurulunun gün ve 10-367/386 sayılı kararında da vurgulandığı üzere sosyal güvenlik, sosyal hukuk devleti tanımı içerisinde yer alan ve bu ilkeyi oluşturan temel kavramlardan birisidir. Sosyal güvenlik alanında oluşturulacak tüm kuralların, özde, sosyal hukuk devleti anlayışına uygun olması zorunludur. Sosyal güvenlik, insanlığın en derin gereksiniminin bir sonucudur. Bu gereksinim, bireyin karşılaşacağı ve yaşamı için tehlike oluşturan olaylara karşı bir güvence arayışının ürünüdür. Tehlikeye ve yoksulluğa düşen birey için asgari bir güvence sağlamak, sosyal güvenliğin varoluş koşulu, diğer bir ifadeyle, olmazsa olmazıdır. Önemli olan yön, sosyal güvenlik kavramına, işlevsel olarak temel bir insanlık hakkı görünümü yaratmaktır. Doğuma dayalı borçlanma talep tarihinde sigortalı olmanın gerekip gerekmeyeceği noktasında ise Kanun koyucunun bahis konusu düzenlemede, doğuma dayalı borçlanma hakkını verdiği kişinin borçlanma talep tarihinde sigortalı olmasını gerekli gören bir ifadeye yer vermediği ve bu düzenlemeye göre sigortalı olanların yanında, hak sahiplerinin de, yazılı talepte bulunmaları halinde borçlanabilecekleri dikkate alındığında, böyle bir şartın var olmadığı belirgindir. Somut olayda, ilk kez 506 sayılı Kanun kapsamında tarihinde zorunlu sigortalı olduğu anlaşılan davacının, ve tarihlerinde gerçekleştirdiği doğumlar sebebiyle, ancak doğum tarihinden sonra iki yıllık süreyi geçmemek kaydıyla, hizmet akdine istinaden işyerinde çalışmaması ve çocuğunun yaşaması şartlarının dışında, başkaca bir şart aranmaksızın borçlanma hakkına sahip olduğu kabul edilmelidir. Yapılacak değerlendirmede, zorunlu sigortalı olarak tescil edildikten sonra ilk doğumu yapan ve iki yıllık süre dolmadan ve tekrar çalışmaya başlamadan ikinci doğumu yapan kadın sigortalının, ilk doğumdan ikinci doğuma kadar geçen süre ile ikinci doğum için borçlanabileceği iki yıllık sürenin toplamı kadar geçen süreyi borçlanabileceği gözetilmelidir. Mahkemece, anılan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve sair yönler incelenmeksizin hüküm bozulmalıdır. Sonuç Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, günü oybirliği ile karar verildi. Yerel Mahkeme ilamı SAMSUN 2. İŞ MAHKEMESİ ESAS NO 2008/546 KARAR NO 2009/86 Taraflar arasındaki davanın mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili duruşmalarda tekrarladığı dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, 03/03/1987 ile 21/03/1988 tarihleri arasında iki kez doğum yaptığını ve çocuklarında halen sağ olduğunu, 5510 sayılı yasada, doğum yapan sigortalılara doğum tarihinden sonraki iki yıllık süre için borçlanma imkanı verildiğini, borçlanma yapılabilmesi için doğum sırasında aktif sigortalı olma parti olmadığını, resmi olarak kuruma bildirilmiş sigorta başlangıç süresinden önceki tarihlere ilişkin, 5510 sayılı yasa gereğince, doğuma dayalı borçlanma yapılabileceği ve böyle bir borçlanmanın yapılabilmesi durumunda sigorta başlangıç süresinin resmi olarak kuruma bildirilmiş başlangıç süresinden, borçlanılan süre kadar geriye gideceği düzenlenmiş olduğunu ve bu sebeple, müvekkilinin 03/03/1987 ile 20/03/1988 ve 21/03/1988 ile 21/03/1990 tarihleri arasında, 5510 sayılı kanun 41/1-a maddesi gereğince davalı kuruma borçlanma talebinde bulunduklarını ve taleplerinin haksız olarak red ettiklerini söyleyerek, müvekkilinin, 03/03/1987 ile 20/03/1988 ve 21/03/1988 ile 21/03/1990 tarihleri arasında, 5510 sayılı yasanın 41/1-a maddesi gereğince doğuma dayalı olarak borçlanma yapılmasına ve borçlanma neticesinde hak sahibi olacağı hizmetleri dikkate alınarak, dava tarihinden itibaren, yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; doğuma dayalı olarak borçlanma yapma hakkı ilk kez 5510 sayılı kanunla getirildiğini, mülga sosyal güvenlik kanunlarında böyle bir hakka yer verilmediğini, kanunlar yürürlüğe girdikleri tarihle, yürürlükten kalktıkları tarih arasında meydana gelen olaylara uygulanır, kanun yürürlüğe girmesinden önce meydana gelen olaylara uygulanmaz. Bu nedenle, tarihinden önceki süreler için SSK’lı sigortalı kadının doğum tarihinden sonraki iki yıllık süreyi borçlanması söz konusu olmayacağını ve ayrıca hükmünü amir olduğunu söyleyerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, dosya içine celp edilen ve ibraz edilen davacıya ait, SSK kayıtları, hizmet listesi nüfus aile kayıt tablosu, 5510 sayılı kanunun 41. maddesi kapsamındaki borçlanma talebi ile kurum cevabı yazılan incelenmiştir. Tüm dosyanın incelenmesinden, taraflar arasındaki ihtilafın, yürürlük tarihi öncesindeki doğumlarda da, 5510 sayılı kanunun 41/1-a maddesindeki doğuma dayalı borçlanma imkanının kabulü gerekip gerekmediği meselesidir. Hukukumuzda ve Sosyal Güvenlik ilkelerine göre sigortalı lehine olan hükümlerin uygulanması kabul edilmekte ise de, geçmişe yönelik ve isteğe bağlı borçlanma olarak, mülga 2925 sayılı kanun 39., 2926 sayılı kanunun ek md 3., 1479 sayılı kanun ek md 9 ile 506 sayılı SSK’nın 60/son maddelerinde, sadece askerlik, askeri öğrencilik ve istisnaen geçici sürelerle ev kadını belirli yaş altındakilere sağlanmış iken, 17/04/2008 tarihli 5754 sayılı kanun 67. maddesi ile, 5510 sayılı kanun, 108. maddesince, ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girmesi de düzenlenen, 41/1-a fıkra maddesinde, fazladan doğum yapan sigortalılara da doğum tarihinden sonraki iki yılık süre için borçlanma imkanı sağlanarak sigortalı lehine kanuni düzenlemede bulunulmuştur. Ancak söz konusu kanuni düzenleme ile açıkça önceki vakalara ve geçmişe yönelik uygulama belirtilmediği gibi, aynı süre için farklı düzenleme olmayıp açıkça Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girmiş kanuna göre, hak ve külfetlerin düzenlenmesi söz konusudur. İptal edilerek külfeti kaldırılmış değil, yeniden düzenlenmiş borçlanmaya ilişkin hükmünde, geriye yönelik olaylara uygulanmaması gerektiği ve bu sebeple açılan davanın reddi gerektiği, kanaat ve kararı varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM Yukarda yazılı gerekçelerle 1- Davanın reddine, 2- Peşin yatırılan harcın mahsubu ile bakiye 1, maktu ret karar harcın, davacıdan alınarak hazine irat kaydına, 3- Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4- Duruşmada kendisini vekille temsil etmesi sebebiyle yürürlükteki asgari ücret tarifesince takdir edilen, 575,00TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine, Davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, yasal yollar açık olmak üzere karar verildi. Usulen okunup açıklandı. NotKarar Kaynaktan direk alınmamış olup bilumum kaynaklarda aşağıdaki kaynak belirtilmektedir. KAYNAK Av. Nurten ÇETİNKAYA – Av. Fevzi Cem ŞENOCAK Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları Sigorta öncesi doğum borçlanması ile erken emeklilik - 0737 Güncelleme - 1040 Kadın sigortalılar doğum borçlanmasını, sadece sigortalı çalışmaya başladıktan sonra doğan çocukları için yapabiliyorlar. Erkek sigortalıların ise sigortalı çalışmaya başlamadan önceki ve sonraki askerlik süreleri için borçlanma hakkı bulunuyor. Kadın ve erkek çalışanlar arasındaki bu ayrımın ortadan kaldırılması için harekete geçildi. Kadınlara, sigortalı bir işte çalışmaya başlamadan önce doğan çocukları için doğum borçlanması hakkı verilmesine yönelik nihayet adım atılıyor. Habertürk’ten Ahmet Kıvanç’ın haberi 5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle 2008 yılından itibaren kadın çalışanlara doğum borçlanması hakkı sağlandı. İlk başta 4/1-a SSK ve 4/1-b BAĞ-KUR statüsünde çalışan kadınlara 2 çocuk için tanınan doğum borçlanması hakkının kapsamı daha sonra genişletildi. 4/1-c Emekli Sandığı statüsünde çalışan kadınlar da kapsama alındı ve doğum borçlanması yapılabilecek çocuk sayısı 3’e çıkartıldı. Mevcut kanuna göre, doğum borçlanması, sigortalı çalışmaya başladıktan sonra doğan çocuğun yaşaması koşulu ile doğumdan sonra boşta geçen sürelerin iki yıla kadar kısmı için yapılabiliyor. Boşta geçen süreden kasıt, kadın sigortalının doğum izni, ücretsiz izin veya çalışmayı bırakma gibi sebepler ile doğum sonrası herhangi bir işte çalışmaması, sigorta primlerinin ödenmemesidir. Sigortalı çalışmaya başlamadan önce doğan çocuklar ile ilgili tek istisna, staj sigortası ile normal sigorta arasındaki sürede doğum yapan kadınlara uygulanıyor. Öğrenciliğinde staj dolayısıyla kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olan kadınlar, uzun vadeli sigorta kollarına tabi çalışmaya başlayıncaya kadar doğan çocukları için doğum borçlanması yapabiliyorlar. Kadın çalışanlar, doğum borçlanması hakkı getirildiğinden beri sigortalı çalışmaya başlamadan önce doğan çocukları için de borçlanma hakkı verilmesini istiyorlar. Gerekçe olarak da askerlik borçlanmasını gösteriyorlar. Erkek çalışanlar, sigortalı çalışmaya başlamadan önceki askerlik süreleri için de borçlanma yapabiliyorlar. ASKERLİK BORÇLANMASI İLE EŞİTLİK SAĞLANACAK AK Parti’li milletvekilleri, yüz binlerce kadının beklediği sigorta öncesi doğum borçlanması konusundaki talepleri Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’e ilettiler. Bilgin de bu konuda yasal düzenleme yapılacağını ifade etti. 2019-2023 yıllarını kapsayan 11. Kalkınma Planı Sosyal Güvenlik Sisteminin Sürdürülebilirliği Özel İhtisas Komisyonu raporunda da sigorta öncesi doğan çocuklar için doğum borçlanması önerilerek, bunun kadınların sosyal güvenlik sistemine girişlerini özendireceği vurgulandı. ERKEN EMEKLİLİK SAĞLAYACAK Staj sigortasına dayanarak yapılanlar dışındaki doğum borçlanmaları sadece eksik prim günlerini tamamlamaya imkân sağlıyor. Yaşı doldurduğu halde prim günü eksiği olanların emeklilik tarihlerinin gecikmesini önlüyor. Sigorta öncesi doğan çocuklar için doğum borçlanması hakkı geldiğinde ise sigorta başlangıç tarihi, borçlanma yapılan süre kadar öne çekilecek. Sigorta başlangıç tarihinin öne çekilmesi, özellikle çalışma hayatına 2000 ve öncesinde başlayanların emeklilik yaşını da öne çekecek ve erken emeklilik fırsatı sağlayacak. Örneğin, ilk defa sigortalı çalışmaya 1 Ocak 2000 tarihinde başlayan 4/1-a statüsündeki kadın, 1995 yılında doğan çocuğu için doğum borçlanması yaptığında emeklilik yaşını 58’den 55’e düşürebilecek. ÜÇ ÇOCUK İÇİN 2’ŞER YILA KADAR BORÇLANMA Doğum borçlanması, 3 çocuk için 2’şer yıla kadar boşta geçen süreler için yapılabiliyor. Tüm sürenin borçlanılması zorunlu değil. 2022 yılının ilk yarısında uygulanan asgari ücret üzerinden borçlanma yapıldığında, bir günlük borçlanma için TL prim ödeniyor. Bir çocuk için 2 yıllık borçlanma yapan annenin ise 38 bin 430 lira prim ödemesi gerekir.

sigortalılık öncesi doğum borçlanması yargıtay kararı