Peygamberlerinhepsi Arap değildir, yahudi hiç değildir. Siz daha ırk isimleri ile inanç isimleri arasındaki farkı kavrayamamışsınız. Türkçe'yi düzgün anlayamıyorsunuz ve malesef Arapça bir kelimenin anlamı hakkında yorum yapma talihsizliğinde bulunuyorsunuz. Yahudilik bir dini inancın ismidir. Araplık ise bir ırkın ismidir.
Sınavbaşvuruları sınav tarihinden yaklaşık 2 ay önce ÖSYM web sitesinden yapılır. Başvuru için adaylara 10 gün süre tanınır. Sınav kriterleri başvuru zamanında belirlenir. Sınav ücreti, ilgili bankadan veya ÖSYM’nin sitesinden kartla ödeme yapıldıktan sonra başvuru yapılır.
İSLAMTARİHİ ÇIKMIŞ ALAN SORULARI 1) Hz. Muhammet’in en sevdiği insanlar arasında yer alan Hz. Osman, Onun iki kızıyla evlenme ayrıcalığını yaşamıştır. İlk eşi Rukiyye ile hicretten önce evlenmiş, Habeşistan hicretine onunla birlikte katılmıştır. Rukiyye, Bedir seferi sırasında hastalanıp vefat edince, Hz. Osman, bir yıl sonra Hz. Muhammet’in diğer kızı
Herünitenin başlangıcında o üniteyle ilgili dilbilgisi konuları düzeye uygun olarak verildikten sonra metin ve diyalogların doğru bir şekilde harekelenmiş hali, Elif ve Emir ile Arapça Öğreniyorum serisi. Elif ve Emir ile Arapça Öğreniyorum - 5; Elif ve Emir ile Arapça Öğreniyorum - 6
Arapsabununu doğru bir şekilde kullanmayı öğrenerek ondan en iyi verimi alabilirsiniz. Birçok farklı yüzeyde kirleri çıkarmada marifetli olan Arap sabunu sayesinde inatçı lekelerden kurtulmanız mümkün. Arap sabunuyla temizlik birçok yüzey için oldukça idealdir. Vim Sprey Arap Sabunu ve Vim Sıvı Arap Sabunu gibi etkili
GaziantepÜniversitesi İlahiyat Fakültesi. Fakültemiz 1000 kitap-1000 öğrenci-1000 imza adlı kitap imza şöleni düzenledi.
Dbk5j. Bu sayfada Beriz nedir Beriz ne demek Beriz ile ilgili sözler cümleler bulmaca kısaca Beriz anlamı tanımı açılımı Beriz hakkında bilgiler resimleri Beriz sözleri yazıları kelimesinin sözlük anlamı nedir almanca ingilizce türkçe çevirisini nedir, Beriz ne demekYerel Türkçe'deki anlamı Arapça kökenli bâriz anlamı, tanımıBeri Konuşanın önündeki iki uzaklıktan kendisine daha yakın olanı. Bu uzaklıkta bulunan. -den bu yanaKökenli Asıllı. Belli bir kaynaktan çıkmış olan, bir kaynağa Sami dilleri ailesine giren ve Arap ülkelerinde kullanılan dil, Arabi. Bu dille yazılmış Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim, neden veya yer, menşe. Tulumbacı hortumlarının uç kısmındaki sarı maden sap. Bir malın üretildiği veya yapıldığı, alındığı, getirildiği yer, menşe, orijin. Soy, asıl. Kavun, karpuz, kabak vb. bitkilerin toprak üstünde yayılan Açık, göze çarpan, Su içinde çökerek taş haline gelmiş kireç ya da kum. Silisli, kumlu taş. [Bakınız köfeke]. Çok sert, yeşile yakın renkteki toprak tabakası. Toprak tencere, güveç. Denizli ili, Acıpayam ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yer. Isparta ili, Gelendost ilçesinde, merkez nahiyesine bağlı bir yerleşim Fotoğrafın negatifi. Koyu esmer. Fellah. Orta Doğu ile Kuzey Afrika'nın büyük bir bölümünde yaşayan halk ve bu halkın soyundan olan dillerde Berisindelik hali anlamı nedir?Fransızca'da Berisindelik hali nedir ? cas cisessifSayfa düzgün görüntülenmiyorsa, lütfen sayfayı yenileyin. F5
Oluşturulma Tarihi Kasım 27, 2021 2234Arapça diline bakıldığında, Afroasya dilleri ailesi arasında Sami koluna mensup olan bir dil çeşidi olma özelliği barındırmaktadır. Arapçayı öğrenme arzusu içinde olanların son derece kolay olan konulara öncelik vermesi yararlı olacaktır. Sizin için Arapça renkler - Renklerin Türkçe okunuşları ve yazılışları ile örnek cümleler konu anlatımını tüm detaylarıyla birlikte renklerin öğrenilmesi bu noktada son derece ideal bir tercih olacaktır. Arapçadaki renklerin nasıl yazıldığını ve okunduğu önemli bir konudur. Günümüzde Arap ülkeleri ilk sırada olmak üzere Kuzey Afrika ve Orta Doğu ile birlikte Mağrip ve azınlıkların bulunmakta olduğu ülkeler arasında konuşulmakta olan Arapça, 22 ülkede resmi bir yapı barındırmakta olup ayrıca Birleşmiş Milletler de kabul görmüş durumda olan 6 resmi dillerden biridir. Arapça Renkler Arapça dilindeki renklerin yazılışları ve okunuşları konusu oldukça önemlidir. Çünkü Arapça öğrenim esnasında renklerin yazılışının bilinmesi ve doğru telaffuz edilmesi son derece önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Arapça Renklerin Türkçe Okunuşları ve Yazılışları İle Örnek Cümleler Konu Anlatımı Renkler Renklerin Arapça Yazılışı Arapça Renklerin Okunuşu Lacivert أَزْرَقُ دَاكِنٌ Ezragu Mavi زْرَقُ Ezrak Kırmızı أَحْمَرُ Ahmer Beyaz بْيَضُ Ebyad Siyah أَسْوَدُ Esved Yeşil أَخْضَرُ Ahdar Sarı أَصْفَرُ Asfar Kahverengi بُنِّيٌّ Bunni Bordo أَحْمَرُ دَاكِنٌ Hamri Pembe وَرْدِيٌّ Verdi Gri رَمَادِيّ Ramadii Turuncu بُرْتُقَالِيٌّ Burtugalii Eflatun رْجُوَانِيٌّ Ercüvanii Gümüş rengi اللون الفضي Allawn alfidiyu Altın sarısı الذهب الأصفر Aldhahab al'asfar Lacivert البحريه الزرقاء Albahrih alzarqa. Arapça renkler konusunun çok daha anlaşılır olması ve Arapça dilinde cümleler oluşturulması noktasında örnekler önemli rol üstlenmektedir. Bu kapsamda renklerin Arapçada cümlelerle kullanım örnekleri şunlardır Arapça Okunuşu Anlamı الثلج الأبيض Althalj al'abyad. Kar beyazdır. البرتقالي برتقالي Alburtuqaliu burtuqaliun Portakal turuncudur. السماء زرقاء Alsama' zarqa' Gökyüzü mavidir. الشمس صفراء Alshams safra' Güneş sarıdır. العشب أخضر Aleushb 'akhdar Çimler yeşildir. البحار زرقاء. Albahaar zarqa'. Denizler mavidir. التربة بنية. Alturbat biniatun. Toprak kahverengidir. الغيوم رمادية. Alghuyum ramadiatun. Bulutlar gridir. لوني المفضل هو الازرق. Lawni almufadal hu alaizarqa. En sevdiğim renk mavidir. أنا دائما أرتدي فستان أحمر اللون Ana dayiman 'artadi fustan 'ahmar allawn. Her zaman kırmızı elbise giyerim. يرتدي دائما قميصا أحمر. Yartadi dayiman qamisan 'ahmaru. O hep kırmızı gömlek giyer. لون الخريف أصفر. Lawn alkharif 'asfar. Sonbaharın rengi sarıdır. أوراق الشجر خضراء. Awraq alshajar khadra'a. Ağaçların yaprakları yeşildir. الفيلة رمادية. Alfilat ramadiatun. Filler gridir. طيور النورس بيضاء. Tuyur alnuwras bayda'a. Martılar beyazdır. إنه أصفر ذهبي İinah 'asfar dhahabi. Altın sarıdır. قميص اخضر. Qamis akhdar. Yeşil gömlek. سترة بنية اللون. Sutrat binyat alluwn. Kahverengi kazak. Arapça öğrenirken renklerle ilgili olarak sorular sorabilmek önemlidir. Bu durum Arapçanın öğrenilmesinde oldukça büyük bir önem barındırmaktadır. Arapça renklerin öğrenilmesiyle birlikte içerisinde renklerin olduğu çok çeşitli soru cümleleri oluşturmak son derece kolay bir hal alacaktır. Soru cümlelerinin oluşturulma noktasında Arapça öğrenmek isteyenler örnek soru kalıplarına aşağıda yer verilmektedir. Renklerle ilgili soru örnekleri Arapça Okunuşu Anlamı ما لون الكرز؟ Ma lawn alkarz? Kiraz ne renktir? ما لون الإطارات؟ Ma lawn al'iitarati? Toprak ne renktir? هل لون الشمس أصفر؟ Hal lawn alshams 'asfaru? Güneşin rengi sarı mıdır? هل فستانها أحمر؟ Hal fustanuha 'ahmaru? Onun elbisesinin rengi kırmızı mıdır. هل يعجبك اللون الازرق؟ Hal yuejibuk allawn aliazarqa? Mavi rengi sever misin? هل ترتدي قميص أخضر؟ Hal tartadi qamis 'akhdar? Sen yeşil gömlek giyer misin?
Kurban ile ilgili sıkça sorulan soruların cevapları bu buyurur “Biz, her ümmete -kurban kesmeye uygun hayvan cinsinden kendilerine rızık olarak verdiklerimiz üzerine Allâh’ın adını ansınlar diye- kurban kesmeyi gerekli kıldık...” el-Hac, 34 Demek ki Kurban ibâdeti de tıpkı namaz ve oruç gibi Cenâb-ı Hakk’ın değişmez bir tâlimatıdır. KURBANLA İLGİLİ SIKÇA SORULAN SORULAR Yeryüzünde İlk Kurban Ne Zaman Kesildi? Hattâ ilk kurban bilgisi; Hazret-i Âdem’in iki oğlu, Hâbil ve Kābil kıssasında karşımıza çıkar. İlk kurbanı Allâh’a onlar takdim ediyorlar. Arapçada kurbanı ifade eden; nüsük, udhiye, zibh, takdime, hedy, bedene» gibi kelimeler yer alsa da, bu kıssanın anlatıldığı âyet-i kerîmede de “...Vaktiyle o ikisi birer kurban takdim etmişlerdi...” el-Mâide, 27 ifadesiyle bizzat kurban» kelimesi geçmekte. Türkçemizde de muhtemelen bu sebeple, bu ibâdeti ifade için kurban» kelimesi yaygınlık kazanmıştır. Rivâyetlere göre; Kābil ziraatle, Hâbil hayvancılıkla meşgul idi. Bir münasebetle Cenâb-ı Hakk’a yakınlaşma vesilesi adıyorlar. Hâbil; en semiz, en kıymetli hayvanını Cenâb-ı Allâh’a kurban olarak takdim etti. Kābil ise mahsûlün en değersizini, en kötüsünü kurban olarak takdim etti. Önceki şerîatlerde adak / kurban olarak takdim edilen şeyler yüksekçe bir tepeye konulurdu. Gökten bir ateş gelip onu yakarsa kabul olduğu anlaşılıyordu. Bkz. Âl-i İmrân, 183 ve tefsirleri Hâbil’in kurbanı kabul edildi. Kābil’inki reddedildi. Zira; “...Allah, ancak takvâ sahiplerinin kurbanını kabul eder.” el-Mâide, 27 Kurban Nedir? “Kurban” kurb, takarrub, karîb kökünden geliyor. Kurban “yaklaşmak, yakınlaşmak” demektir. Kurban Allâh’a yakınlaşma / kurbiyet vesilesi. Bizler âyet-i kerîmedeki ifadesiyle bu kestiğimiz hayvanları; Allâh’a yakınlaşma vesilesi olarak kesiyoruz, kurban ediyoruz. Yoksa bu kestiğimiz hayvanların ne etleri ne de kanları Allâh’a ulaşır. Ama Allâh’a ulaşan, bizim takvâmız, samimiyetimiz, niyetimiz ve güzel amellerimiz olmaktadır. Kurbanın Diğer İsimleri Nelerdir? Kurbanın diğer isimlerinin de hikmetlerini tefekkür edebiliriz Hedy Temettû ve kıran haccı yapanlara vâcib olan ve Mina’da kesilmesi gereken kurbana verilen isimdir. Hedy, hediye demektir. İnsanların büyük birini ziyaret ederken bir hediye götürmeleri âdettir. Farklı bölgelerden bütün hacılar; Allah Teâlâ’nın beytini ziyaret için, âdeta Allâh’ın huzuruna geliyorlar. Yanlarında; hürmetle, nazla, sevgiyle sevk ettikleri kurbanlıklarını da getiriyorlar. Udhiye Duhâ yani kuşluk vaktinde kesilen hayvan demektir. İsmini oradan almış, sonradan her vakitte kesilene bu isim yaygınlaşmış. Günümüzde Arap âleminde Kurban bayramı» mânâsında Iydü’l-Adhâ» tabiri kullanılıyor. Tadhiye, kurbandan hareketle fedâkârlık mânâsında kullanılıyor. Kurban ibâdeti; Hazret-i İbrahim’in, Hazret-i İsmail’e olan muhabbetiyle imtihan edilmesinden doğdu. Allah yolunda evlâdını fedâ edip edemeyeceği istikametinde ağır bir imtihana tâbî tutuldu. Can ve maldan sonra, evlât imtihanını da veren Hazret-i İbrahim, Halîlullah» oldu. Nüsük İbâdet mânâsına geliyor. Kurbanı; et, kebap, kavurma bayramı zannetmemeyi hatırlatıyor. Bu bir ibâdet. Hâlis niyetler, yemek yemeyi, uyumayı dahî ibâdete çevirir. Nefsânî bakış ise, ibâdetin mâneviyâtını kaçırır ve basitleştirir. Kurbanın Hükmü Nedir? Zilhicce’nin 10’uncu gününe Yevm-i Nahr» denilmekte. Hacılar o gece Arafat’tan Müzdelife’ye oradan Mina’ya geçip şeytan taşlıyor ve kurbanlarını kesiyorlar. Aynı günü hacda olmayan Müslümanlar da Kurban Bayramı olarak idrâk ediyorlar. Peygamberimiz, bu günde hacda olmadığında da kurban kesmiş ve ashâbına da şu ciddî îkaz ile bunu emretmiştir “İmkânı ve kudreti olduğu hâlde kurban kesmeyen bizim namazgâhımıza yaklaşmasın!” İbn-i Mâce, Edâhî, 2 Çok ağır bir tehdit. “Namazgâhımıza, camimize gelmesin. Artık kiliseye mi gider havraya mı gider nereye giderse gitsin! Bizden değildir o!” meâlinde çok ağır bir ifadedir. Bir emir gelir ve onu terk edene tehdit de vâkî olursa, bu durum; emrin ciddiyetini, vücûbiyetini gösteren bir delil olarak telâkkî edilir. Kevser sûresindeki; “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!” emrini de mevzu ile alâkalı gören Ebû Hanîfe Hazretleri, Kurban Bayramı’nda kurban kesmeyi vâcib görmüştür. Diğer mezhepler ve Hanefîler içinde Ebû Yûsuf ise, müekked sünnet olarak telâkkî etmişlerdir. Müekked sünnet, Rasûlullah Efendimiz’in hiç terk etmediği sünnetlerdir. Yani kıyaslarsak, kurbanı, İmâm-ı Âzam vitir derecesinde, diğerleri sabah namazının sünneti derecesinde görüyorlar ki, ikisi de oldukça yakındır. Kurban Kimlere Vâciptir? Evvelâ mükellef, yani âkil ve bâliğ olup, ayrıca kurban kesmeyi vâcib kılacak zenginlik nisâbına ulaşan Müslümanlara kurban kesmek vâciptir. Bu nisab, miktar olarak aynı olsa da mâhiyet bakımından zekâtın nisâbından farklıdır. Şöyle “Havâic-i asliyyesi yani onsuz hayatını sürdürmenin mümkün olmadığı ihtiyaçları bir kenara bırakıldığında, bunun üzerinde 80 küsur gram altına veya ona muâdil bir zenginliğe sahip olan bir kimse, kurban kesmekle mükelleftir.” Ancak kurban kesme mükellefiyeti, zekât verme mükellefiyetinden farklı olarak şu şekilde karşımıza çıkar Bir kimsenin, sözünü ettiğimiz aslî ihtiyaçları yani yaşamak için olmazsa olmaz ihtiyaçlarının üzerinde 80 gram altına denk bir zenginliğe sahip olması, o kişiyi otomatik olarak zekât verme mükellefi kılmaz. Fakat ona zekât almayı yasak hâle getirir. Yani bu kişi; zekât alacak kadar fakir değildir, verecek kadar zengin de değildir. Bunun üzerine zekât verme mükellefiyetinin de eklenmesi için, bu zenginliğin vasıflı olması aranır. Yani nâmî / doğurgan / üretken, artış kabiliyeti bulunan bir zenginlik olması, ayrıca o birikimin üzerinden bir yıl geçmesi gerekir. Kurban mükellefiyeti için üzerinden bir yıl geçme şartı da yoktur. Bu zenginliğin nâmî olma özelliğinin bulunması da aranmaz. Nâmî mallar Altın, gümüş, para, besi hayvanları, toprak mahsulleri ve ticaret için alınan mallardır. Nâmî olmayan mallar Binek hayvanları, vasıta, oturulan ev, ev eşyaları, üretimde kullanılan makine, âlet ve edevat gibi mallardır. Misalle daha iyi anlaşılacaktır Söz gelimi bir adamın evi var, arabası var, aylık geliri var. Bir de kenarda arsası var. Ticaret için, emlâkçılık için aldığı bir arsa değil, mîras yoluyla kalmış bir tarla veya; Gelecekte bir ev yaparım.» niyetiyle aldığı bir arsa. Bu arsanın zekâtını vermekle mükellef değildir. Başka bir zenginliği yoksa bu arsanın varlığı bu kişiyi, zekâtla mükellef kılmaz. Fakat bu arsanın varlığı, değeri 80 gram altını geçiyorsa onu kurban mükellefi yapar. Çünkü nâmî olmasa da ihtiyaç fazlası bir servettir. İkinci bir araba, aslî ihtiyaç fazlası eşyalar, evdeki tablo ve benzeri kıymetli varlıklar da böyledir. Toplamda 80 gram altın değerine ulaşan bir fazladan varlık oluşturdukları takdirde kurban mükellefiyeti doğururlar. Bu bakımdan kurban, sadaka-i fıtır ile aynı hükümdedir. Burada dikkat edilmesi gereken bir başka husus da mülkiyetin sahibi meselesidir. Yani bir evde bey ayrı, hanım ayrı mükellef olabilir. Dînimizde mülkiyet ayrımı mülkiyetin müstakilliği söz konusudur. Yani kadının mülkiyeti ayrıdır, erkeğin mülkiyeti ayrıdır, çocuğun mülkiyeti ayrıdır. Hattâ anne karnında cenin hâlindeki çocuğun bile, kendine ait mülkiyeti vardır. Dolayısıyla bir kadının altınları vardır, düğünde takılmıştır. Kocası mehir olarak vermiştir. Yahut babasından kalmıştır. Kadın zengindir, kurban mükellefidir. Ama beyi, aylık ücretle çalışan, ayrıca bir birikimi olmayan bir emekçidir. Onun nisap miktarı oluşmadığı için dînî kriterlerimiz açısından zengin değildir. Kadın kurban mükellefidir ama erkek kurban mükellefi olmayabilir. İkisi de ayrı ayrı zengin ise, yine mezhebimizde ayrı ayrı kurban kesmeleri vâcib olur. Borçlu Kurban Keser mi? Kişi, bilânço yapar Varlıklarını ve borçlarını listeler. Borçları düştüğünde, varlıkları yine de 80 küsur gram altına tekabül eden bir servet oluşturuyorsa, kurban için mükelleftir. Oluşturmuyorsa mükellef değildir. Borç hukuku ve ahlâkı, günümüzde mühim bir problem. Bu hususta daha evvel bir yazı kaleme almıştık.* Hangi Hayvan Kurban Olur? Kurban olabilmesi için sığır ve mandaların iki yaşını 24 ayını, devenin beş yaşını, keçi ve koyunun bir yaşını bitirmiş olması lâzımdır. Ancak, koyunlarda altı aylıktan sonrakilerin bir yaşını dolduranlar kadar gelişmiş ve cüsseli olması yeterli kabul edilmiştir. Kurban Allâh’a yaklaşmak için takdim edilen bir hediye, bir fedâkârlık olduğu içindir ki; piyasada fiyatı düşürücü bir kusur kabul edilen bir eksiği olan hayvan kurban olmaz. Kötürüm derecesinde hasta, zayıf ve düşkün, bir veya iki gözü kör, boynuzlarının biri veya ikisi kökünden kırık, dili, kuyruğu, kulakları ve memelerinin yarısı kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökük, kesileceği yere gidemeyecek kadar topal hayvanlardan kurban olmaz. Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 6 Ancak; hayvanın doğuştan boynuzsuz olması, şaşı, topal, hafif hasta, bir kulağının delik veya yırtılmış olması, memelerinin yarıdan daha azının olmaması, kurban edilmelerine engel değildir. Kâsânî, Bedâi, V, 75-76 Kurban Keserken Abdestli Olmak Şart mıdır? Bir Müslümanın her dâim abdestli olması teşvik edilir, özendirilir. Ama kurban ibâdeti abdestsiz yerine getirilemeyen ibadetlerden değildir. Kurban ibâdetini yerine getirirken abdestli olmak müstehabdır. Fakat vâcib değildir. Büyüklerimiz kurban ibâdetinde, şeâire hürmet tavsiyesine çok dikkat etmişler; bir ibâdet olduğunu unutmadan, huşû ve huzur içinde, kurbiyet ve fedakârlık duygularıyla, ölümü tefekkür ederek, kurbanlığa şefkat ve merhameti elden bırakmadan vazifeyi edâ etmişlerdir. Bütün hayvan kesimlerinde olduğu gibi, kurbanı kesenin besmele çekmesi, besmeleyi kasten terk etmemesi gerekir. Kurbanın besmelesi şu şekildedir “Bismillahi Allahu ekber.” Kurbana Atılan İftiralar Nelerdir? Her şeyi sunîleştirmek, Allâh’ın yarattığını tağyir ve tahrif etmek isteyen şer güçler, son yıllarda büyükbaş hayvan besiciliğine de düşmanlık etmeye başladılar. Onca lüzumsuz teknolojik israfı unutup, bu hayvanların çevreye zarar verdiğini iddia ediyorlar. Sunî et üretimine geçip, et ihtiyacı için hayvan besleme ve kesimini yeryüzünden silmek istiyorlar. Bu propagandaya kapılan birtakım İslâm düşmanları da, kurbana dil uzatıyorlar. Hâşâ katliâm gibi çirkin sıfatlar kullanıyorlar. Sonra da bu saygısızların kebap yerken, suşi yerken görüntüleri ortaya çıkıyor! Çevre ve hayvan hakkı üzerinden, onların yaratıcısına düşmanlık! Tıpkı; Kadın haklarını savunuyoruz!» diyerek aileyi; Ferdin hürriyetini savunuyoruz!» diyerek toplum nizamını baltalamaya çalıştıkları gibi. Tam bir çarpıtma! Hâlbuki; Bütün araştırmalar gösteriyor ki Kurban Bayramı zamanındaki kesimler, normal kesimlere göre bir fazlalık ifade etmiyor. Burada müthiş bir ekonomik canlılık meydan geliyor. Hayvan besiciliği ile uğraşan kardeşlerimiz; mutlu oluyorlar, seviniyorlar. Deri sektöründe çalışan kardeşlerimiz, bu işten maddî olarak istifade ediyorlar. Asıl istifadeyi fakir-fukarâ görüyor. Hayatında etle tanışması, buluşması çok nâdir olan insanlar buna kavuşuyorlar. Hattâ milletlerarası İslâm kardeşliğinin mühim bir teşvik unsuru oluyor. Et yemek, bedenimizin protein ihtiyacını karşılıyor. Bizi yaratan Allah, bu ihtiyaçla yarattı ve bize bunu helâl kıldı. İnsanlık böyle temel ihtiyaçlar için değil; keyif için katledilen hayvanları, eğlence için, lüks için yakılıp atmosfere salınan karbonları görmeli ve israfları engellemeye çalışmalıdır. Kurban ibâdetini edâ edenlerde de acımasızlık değil, bilâkis merhamet duyguları coşuyor. Allâh’a şükür ve hamd tazeleniyor. Bugünün nesilleri; eti market reyonunda görüyor, fabrikada üretiliyor zannediyor. Kurban vesilesiyle ilâhî nimetleri fark ediyor. Can ve ömür nimeti tefekkür ediliyor. Son nefes hatırlanıyor. Kurban ve canlı hayvan besiciliğine düşmanlık edenlerin yapmaya çalıştıkları şeyi düşündüğümüzde; onların bu mahlûkata şefkat göstermeyi değil, onları yeryüzünden silmeyi plânladıklarını görüyoruz. Yani özü itibarıyla; kurban yaşatıyor, onların plânı ise yok ediyor, yeryüzünden siliyor. Nice masum hayvanın soyunu tükettikleri gibi... Kurban Bayramı’nda Dini Görevlerimiz Nelerdir? Zilhicce ayının 9’uncu günü Arefe’dir. Arefe sabah namazından Zilhicce’nin 13’ü yani Kurban Bayramı’nın 4’üncü günü ikindi namazına kadar toplam 23 vakit farz namazların akabinde Teşrik Tekbirlerinin getirilmesi, yani söylenmesi vâciptir. Tekbir şöyledir “Allahu ekber Allahu ekber. Lâ ilâhe İllâllahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillâhil hamd.” Kurban Bayramı namazımızı camilerimize gidip edâ edeceğiz. İmkânı olanlar kurbanlarını kesecekler. Bayramın içtimâî vazifeleri de birer ibâdettir Mü’minlerin birbirleriyle kucaklaşmaları, birbirlerini ziyaret etmeleri, birbirlerinin hâlini, hatırını sormaları. Hattâ kitaplarımız bayram namazından sonra camide kalıp ibâdet etmeyi, namaz kılmayı mekruh görüyor. Çünkü vakit namaz vakti değil. Vakit, kucaklaşma vakti. Sıla-i rahim, akraba ziyareti. Sofralar kurup fakire, fukaraya yedirmek; eşe, dosta ikrâm etmek. Kabir ziyaretleriyle, geçmişlerimizi de ziyaretlerde unutmayıp onlara Fâtihalar, Yâsînler ikrâm etmek. Burada kurban etrafında halk arasında bir ibâdet tevehhümü oluşmuş Kurban şükür namazı şeklinde. Kaynaklarımızda böyle bir ibâdet geçmiyor. Fakat kerâhet vakti değilse, her zaman kılınabilecek şükür namazı vardır. Bir mü’min, kurban ibâdetini kendisine nasîb eden Cenâb-ı Hakk’a şükür niyetiyle 2 rekât şükür namazı kılabilir. Lâkin, böyle bir namaz kılacak kişiler; olmayan bir bidatı ihdâs etmek, sürdürmek niyetiyle değil, sünnette yeri olan şükür namazı niyetiyle edâ etmelidirler. Kerâhat vakti ise kılmamalıdırlar. Cenâb-ı Hak, her vesileyle Zâtına yaklaşabilmemizi nasip ve müyesser buyursun. Bayramımız saîd, ibâdetlerimiz makbul olsun. Kaynak Ahmet Hamdi Yıldırım, Yüzakı Dergisi, Sayı Temmuz 2022 İslam ve İhsan
Arapça öğrenmeye başlamadan önce cevaplamamız gereken önemli bazı sorular vardır Arapça öğrenme isteği geçici bir heves mi yoksa ciddi bir istek mi? – “Geçerken uğradım” diyerek kursumuza gelen bazı öğrencilerin en fazla iki haftalık bir hevesleri olduğu, sonrasında “sahi ya, ben Arapçayı ne yapacağım?” diyerek gittiklerini gözlemliyoruz. vız gelirim tırıs giderim Öğrenmenin anahtarı sabırdır. Ne kadar sabırlı birisiniz? – Öğrenme sürecinde en çok gereksinim duyulan olgunun sabır olduğunu henüz kavramamış bir öğrenci, karşılaştığı her zorluğu veya yöntemi, öğrenmekten uzaklaşmak için bir gerekçe kabul eder. Onun için sınıfın dizaynı, hocanın kıyafeti veya “öte git” demesi, diğer kursiyerlerin esprileri veya oturuş şekli, kendisine yöneltilen sorulara cevap verememesi, havanın soğuk veya sıcak olması, piknik sevdası, kahvaltı etmemiş olması, otobüsü kaçırması vb. öğrenimi bırakmak için yeterlidir. “Sabrın sonu selamettir” Okuma alışkanlığınız var mı? – Okuma alışkanlığı olmayan bir kimsenin dil öğrenme hevesi, denizin dalgalarını izleyerek er ya da geç yüzmeyi öğreneceğini temenni etmeye benzer. Bakarak öğrenilse idi, kediler kasap olurdu Disiplinli çalışma alışkanlığınız var mı? – Hem din hem de dil, bizden “az ama devamlı” olanı ister. Nasıl ki dengeli beslenme kaygısı taşıyan birisi bir günlük yemeği bir haftada yemezse, bir haftalık yemeği de bir günde yemez. “Taşı delen suyun gücü değil, damlaların sürekliliğidir” Arapça öğrenimine ayıracak vaktiniz var mı? – Üniversitede öğretim görevlisi olan ve 3 şirketin dış ticaret faaliyetlerini yürüten bir İngilizce hocası, Arapça öğrenmek için kursumuza başvurduğunda ilk aklıma gelen müstehcen bir şempanze hikâyesi olmuştur. “idrak-i maali bu küçük akla gerekmez, zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez.” Ziya Paşa “İki lisan, iki insan,” Peki, ikinci bir insan ile yaşamaya hazır mısınız? – Birlikte yaşayan insanlar, her zaman birbirlerinden ilgi beklerler. İkinci insan olarak telakki ettiğimiz “dil” de her gün bizden ilgi bekler. Ben, günlerce, haftalarca hatta aylarca o insanla ilgilenmeyeyim, o da aç susuz beklesin, ölmesin diye düşünüyor olamazsınız. “Ölme eşeğim ölme yaza yonca bitecek” Arapça öğrenim sürecinde çevrenizden gelebilecek olumsuz tepkilere karşı koyacak direnciniz var mı? Cahil olan ve cehaletlerinden memnun olan insanlar, öğrenmeye karşıdırlar ve bunu bir şekilde size belli ederler. Örneğin; – Napacan Arapçayı? – Fazla okuma, gafayı yersin. – Okuyup alim mi olacaksın? – Gapı camisine imam mı olacan? – Arapca çok zor, ben 5 sene gittim, bir şey öğrenemedim. – Arapca çok zor dirler. – Komşum Zalife 8 sene gitti, hiçbir şey anlamadı. – Bu kitabı okursan Arapcayı öğrenin. – Arap ülkesine gitmeden öğrenilmez. – Derslerini ihmal edersin. – Bulaşıkları yıka, çamaşırları as, çöpü at, ekmek al gel. – Okuduğun yiter. – Misafirler gelecek, şimdi ders zamanı mı? – Kısır ve yanında turşu varken derse gidilir mi hay gı? – Emsile fiil çekimi okumadan Arapca öğrenilmez. – Ben de biliyorum da konuşamıyorum. Şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım Arapça hakkında ön bilgi edindiniz mi?Arapça hakkında edineceğiniz ön bilgi, bir dili nasılöğrenmeye başlayacağınız hakkında sizin fikir sahibi olmanızı sağlayacaktır. Sora sora Bağdat bulunur Kazasız belasız ve şeytanî fikirlere kapılmadan bu aşamayı geçtikten sonra “bismillah” diyerek ve “Allah’ım faydalı ilim öğrenmeyi nasip eyle!” duasıyla Arapça öğrenimine başlayabilirsiniz. Besmelesiz başlanan bir işin kısır, faydasız bir ilmin de insan sinesinde yük olduğu unutulmamalıdır. Arapça öğrenimini 3 aşamada gerçekleştirmek mümkündür 1- Temel Düzey 2- Orta Düzey 3- İleri Düzey 1- TEMEL DÜZEY Bu aşamada aşağıdaki konular, bir başkasına anlatabilecek seviyede öğrenilmelidir Harfler doğru telaffuzları ile birlikte Şemsî ve Kamerî harfler Harekeler İllet harfleri uzatma harfleri Belirli ve belirsiz isim Eril-dişil isim Tekil, ikil ve çoğul isim. İşaret zamirleri Harf-i cerler Zamirler Soru edatları Yer ve zaman zarfları Fiil çekimi geçmiş zaman, şimdiki zaman ve emir fiil çekimi Etken ve edilgen fiil İsm-i fâil ve ism-i mef’ûl konusu İyelik zamirleri İsim tamlaması Sıfat tamlaması ve sık kullanılan sıfatların öğrenilmesi Günlük hayatta sık kullandığımız fiillerin uyumak, uyanmak, yemek, içmek, girmek, çıkmak, binmek, inmek vs. geçmiş ve şimdiki zaman hallerini bunların yanında bir de mastarlarını öğrenmek Günlük hayatta sık kullandığımız isimleri ev, oda, kitap, kalem, yemek, su, kapı, pencere, araba, otobüs, okul vs. öğrenmek. Gün ve ay isimleri İsim cümlesi mübteda ve haberin geliş şekilleri Fiil cümlesi fiil, fâil ve mef’ulün ayrıntılı olarak öğrenilmesi Sayılar 1’den 1000’e kadar Sıra sayıları Saatlerin ifade edilişi Ayrıntılı bilgi için bkz. 2- ORTA DÜZEY Basit cümle oluşturma alıştırmaları Sözlüğe bakma yönteminin öğrenilmesi Çocuk hikâyeleri okumaya ve tercümeye başlama Çizgi film izlemeye başlama Türkçeden Arapçaya basit cümle çevirileri Takip edilecek herhangi bir kitaptan metin işleme ve Arapçadan Türkçeye çeviri alıştırmaları yapma Bazı atasözlerini ezberlemeye başlama Kural dışı isimler Mef’ûl nesne çeşitleri Hal durum zarfı İstisna Munâda Temyiz Bedel Tekid Atıf Günlük hayatta sık kullanılan cümleleri ezberlemeye ve tekrara başlama Nasp edatları Cezm Edatları İnne ve benzeri edatlar Kâne ve benzeri edatlar Geçiş hemzesi ve kesin hemze Basit düzeyde sarf bilgisi morfoloji 4, 5 ve 6 harfli fiil kalıplarının ezberlenmesi Arapça dil bilgisi sözcüklerinin öğrenilmesi fi’lun, fâilun, mef’ûl’ün, mecrûrun, merfû’un, mansûbun, meczûmun, haletu’r-raf’ı, hâletu’n-nasbi, hâletu’l-cerri, merfû’un mahallen, mansûbun mahallen, mecrûrun mahallen vb. Günlük hayatta kullanım sıklığı göz önünde bulundurularak her gün en az 10 sözcük ezberlenmesi Ayrıntılı bilgi için bkz. adet-video-ayrintili-orta-duzey/?referralCode=9AE23FF847D60A4286C6 3- İLERİ DÜZEY Temel ve orta düzeyde olmayan hemzenin yazılışı, cezm eden ve etmeyen şart edatları, iki ve üç mef’ul alan fiiller, zanne ve benzeri fiiller, dil bilgisi açısından fonksiyonu olan veya olmayan cümleler, övgü ve yergi fiilleri, taaccüp fiilleri, ihtisâs, istiğâse, vb. dil bilgisi konularının öğrenilmesi Fasih Arapça konuşulan filmlerin ve haberlerin izlenmesi Seviyeye uygun basın ve yayın takibi ve ilgimizi çeken sözcüklerin anlamlarının ve doğru telaffuzlarının öğrenilmesi Seviyeye uygun günlük konuşma ifadeleri öğrenme Ayrıntılı bilgi için bkz. Arapçadan Türkçeye, Türkçeden Arapçaya daha uzun çeviri çalışmaları yapılması Her gün, farklı konularda hazırlanmış en az 3-5 dakikalık bir video izleme ve bilinmeyen sözcüklerin telaffuzlarına dikkat ederek ezberlenmesi Seviyeye uygun sınav soruları çözerek sınav deneyimi edinmeye başlama Orijinal dilinden Arapça dil bilgisi kurallarını gözden geçirme Ayrıntılı bilgi için bkz. İleri Çıkmaz Yollar Arapçayı okuma, yazma, konuşma, dil bilgisi, iki yönlü çeviri ve bir dereceye kadar o dilin kültürünü bir bütün olarak algılayamamış ortam veya kişilerden uzak durun. Çünkü zamanınız, sandığınızdan daha değerlidir. Arapça öğretimi dışında bir şeyden ben yerde kaçarım, gökte uçarım, kitabımı alan Arapçayı söker, bülbül olur nameler döker vb. söz ederek kendini, kitabını veya dersini pazarlayan kişilerden uzak durun, yoksa üzülürsünüz. Çünkü, alanında gerçekten iyi olan, oturur işini yapar, kendini övecek lakırtı için boş vakti olmaz. Haftada 4 saat yüz yüze eğitim ve evde de biraz zaman ayırabilme imkânınız varsa, Arapçayı öğrenmek için size gereken süre en fazla 2 yıldır. Bu kadar süre haftada 4 saat ayırmanıza rağmen 2 yıldan daha fazla süreden söz edenlerden uzak durun. Onların oğulları bina okur, döner döner bir daha okur. Dil öğretimini “bir kitabı bitirip başka bir kitaba geçme” olarak algılayan ve Arapçadan söz edilince dil becerisini ortaya koyma yerine bitirilen kitapların isimlerini sayan kişilerden uzak durun. “Ana dili Arapça olandan Arapça!” şeklinde bir reklam gördüğünüzde, sizin ana dilinizde kaç kişiye Türkçe öğretebildiğinizi düşünün ve bir dili öğretmek için o dilin annenizin, babanızın hatta sülalenizin dilinin yeterli olmadığını unutmayın. “Leyla ile Gece Boyu Arapça, Emine İle Üç Günde Arapça, Abuzittin İle 2 Haftada Arapça, Akşam Yat Sabah Kalk Arapça, Uyurken Arapça, gibi saçma sapan reklamlarla sazan avlayanlaraitibar etmeyin. Arapçayı öğrenecek olan sizsiniz. Siz istemedikçe hiç kimse size bir şey öğretemez. “Bu dili öğrenmek için bir Arap ülkesine gitmeden olmaz” diyen kişi, bal yemek için arı kovanına girmeden olmaz diyen kişiden farklı değildir. Oysa sizin derdiniz Arapça öğrenmek, eşek arısı kovanına çomak sokmak değildir. Arapça ders dinlemeden veya bir laboratuvar ortamında telaffuz ve dinleme anlama dersleri almadan almış olduğunuz diploma, sertifika ve icazetler vicdan azabınızı dindirmez. En içten duygularla başarılar dilerim. Şahin Kuş
HAL Hal, fiil olurken, failin, mefulun veya her ikisinin durumunu gösteren sözdür. Türkçedeki durum zarfı karşılığıdır. nasıl? sorusuna cevap teşkil eder. Çocuk koşarak geldi جاء الولد عدوا Halid binmiş olarak geldi جاء خالد راكبا Cümlelerindeki son kelimeler hal’dir, failin durumunu göstermektedir. Hasta sütü soğuk olarak içti شرب المريض الحليب باردا Mahmudu uyur halde gördüm رايت محمودا نائما Cümlelerindeki son kelimeler de hal olup mefulun durumunu göstermektedir. Meyve olgun olarak yenir تؤكل الفاكهة ناضجة Su soğuk olarak içilir يشرب الماء باردا Cümlelerindeki son kelimelerde haldir, naibu failin durumunu göstermektedir. Not bir cümlede, birden fazla hal olabilir. Tahir binmiş olarak gülerek geldi جاء طاهر راكبا ضاحكا Çocuk ağlayarak, bağırarak oturdu جلس الطفل باكيا صائحا Hal sahibine sahibul hal denir, umumiyetle marife olur. HALİN ÇEŞİTLERİ hal, yalnız bir kelimeden ibaret olabileceği gibi, isim cümlesi, fiil cümlesi, zarf, carr ve mecrur da olur. aİsim cümlesi hal olan isim cümlesinin başında, bu cümleyi asıl cümleye bağlayan, hal vavı denen bir vav bulunur. Bildiğiniz halde Allah’a eşler yapmayınız. فلا تجعلوا لله اندادا وانتم تعلمون Subay susamış olarak savaştı قاتل الضابط وهو عطشان bFiil cümlesi hal olan fiil cümlesinin de başında, eğer cümlede, sahibul hale ait bir zamir yoksa, bu cümleyi asıl cümleye bağlayan hal vavı bulunur. İmam güneş doğmadığı halde uyandı استيقظ الامام ولم يطلع الشمس cZarf Arkadaşımın sesini, kapı arkasında olduğu halde işittim سمعت صوت صديقى خلف الباب dCarr ve mecrur Mahmud, sevinçle bir mektup okudu قرأ محمود رسالة فى فرح Hâl Cümlelerde Fâil veya Mef’ûlun veya her ikisinin durumunun ne halde olduğunu bildirir. Müştak nekradır. Nasıl sorusuna cevap verir. Fakülte ye yürüyerek geldim. جئ ُ ت إلى الكليّةِ ماشيًا HÂL TERKİBİ الّتركيب الحالي İki isimin bir araya gelmesi ve yakınlık bitişiklik ifade etmesi ile meydana gelir. Sen bizim bitişikteki komşumusun. أن َ ت جارَنا بي َ ت بي ُ ت Kavim millet paramparça darma dağınık oldu. َتَفرَّ َ ق القَومَ شَذرَ مََذرَ Hâl cümlesi ve kuruluş yolları Ma’rife isimden sonra gelir, cümle veya şibh-i cümle olur, Sâhib-i hâlle bir bağla bağlı olması gerekir. Bu bağlar ya Zamir ya Vav yada ikisi birden gelebilir. Hal cümlesinin formülleri ve kuruluş yolları Fiil Cümlesi Fiil Amil-i –Hal + Fâil Sahi-i hâl + Hal Cümle Çoçuk koşarak geldi. جَاءَ الطِّفلُ يَركُضُ Zeyd gülerek geldi. جَاءَ زَيدٌ يضْحَكْ Fiil Amil-i Hal + Fâil + Mef’ûl bih Sâhib-i hâl + Hal Cümle Ay’ı bulutlar arasında gördüm. رَأي ُ ت اله َ لالَ بينَ السَحَا ِ ب Anneni ağlayarak gördüm. رأي ُ ت أمَّكَ َتبكي Gördüğüm adama selam verdim. سَلَّم ُ ت على الرَّجُلِ رُأيتُهُ Fiil Amil-i Hal + Fâil Sâhib-i hâl + Hal َقدْ Vavlı veya vavsız, Menfi fiil Zeyd’in babası gitmeden Zeyd geldi. جَاءَ زَيدٌ ما َذهَبَ أبُوهُ وما َذهَبَ أبوهُ İşçi yemek yemeden fabrikaya gitti. َذهَبَ العَامِلُ إلى المَصَنعِ ولمْ يأ ُ كلْ Zeyd gülmeyerek geldi. جَاءَ زَيدُ لمْ يَضحَكْ ولمْ يَضحكْ Fiil Amil-i Hal + Fâil Sâhib-i hâl + Hal و َقدْ ile mazi musbet fiil. Tüm arkadaşları gelirken, Kardeşin gitti. غَابَ أ ُ خوكَ وََقدْ حَضَرَ جَميعُ أصدَِقائهِ Güneş batışında döndü. عَادَ وَقدْ َ غرَبَتِ ألشَّمسُ Menfi olan Mazi fiilde de َقدْ ın gelmesi caizdir. Fiil Amili Hal + Fâil – Sâhib-i hâl + Hal Cümle Amr kalkmamıştı ki Zeyd geldi. جاءَ زَيدٌ ما قامَ عَمروٌ جاءَ زَيدٌ وما قامَ عَمروٌ İsim cümlesi Fiil Amil-i hâl + Sahib-i Hal Fail + Hal Vav ve zamir Subay susadığı halde savaştı. َقاَتلَ الضَّابِ ُ ط وهُوَ عَطشَانٌ Artık bunu bile bile Allaha şirk koşmayın. َقالى َتعالى َفلا َتجعَلوا للهِ أندادًا وأنُتمْ َتعَلمونْ Fiil Amil-i Hal + Fâil Sâhib-i hâl + Hal Vav ve isim Güneş doğarken İsam geldi. جَاءَ عِصَامٌ والشَّمسُ َ طا لِعَ ٌ ة Deniz dalgalı olduğu halde, gemiye bindim. رَكِت ُ ت السَّفيَن َ ة والبَحرُ هائِجٌ Hal cümlesi şu ş artlarda gelir. Haberi cümle olması. Gelecek zaman ifade eden harfler kullanılmamalı. Bir bağla bağlı olmalı. Not Hal cümlede Zarf ve Cer Mecrûr şibh cümle şeklinde de gelebilir. Minberin üzerinde kitabı gördüm. رأي ُ ت الكِتابَ َفو َ ق المِنبَ ِ ر . رأي ُ ت الكِتابَ عَلى المِنبَ ِ ر جاء الولد يبكي Çocuk ağlayarak geldi. Burada çocuk belirli bir isimdir - ağlıyor açıklayıcı cümleciği belirli olan çocuğun ne şekilde geldiğini açıklamak için getirilmiştir. Burada fiile nasıl sorusunu sorarak "Çocuk nasıl geldi" "ağlıyor" cevabını alırız. Yani "çocuk ağlıyarak geldi" olur. Buda çocugun ağlıyor halde geldiğini gösterdiği için HAL dir. الحال HAL Failin veya Mefulün durumunu bildiren kısımdır. NOT Hal, durumunu bildirdiği isme sadece tekil-ikil-çoğul ve müzekker-müenneslik açısından uyar. Ancak İnsan dışındakilerin çoğullarının haberi, sıfatı, fiili, hali vb. müennes-tekil gelir. أنواع الحال HALİN ÇEŞİTLERİ 1- Hal tek kelime olursa genelde ism-i fail olur. Elim-lamsız ve üstünlü olarak gelir جَاءَ الأَوْلاَدُُ لاعِبِينَ _ جَاءَ الْوَلَدَانِ لاعِبَيْنِ _ جَاءَ الْوَلَدُ لاعِبًا Çocuk -iki-lar oynayarak geldiler جَاءتْ الْبِنَاتُ لاعِبَاتٍ ;جَائَتْ الْبِنْتَانِ لاعِبَتَيْنِ; جَائَتْ الْبِنْتُُ لاعِبَةً Bir kız-iki-lar oynayarak geldiler 2- Hal mazi fiil olursa başına vegad وَقَدْ gelir. Ali arabasına binmiş olduğu halde geldi جَاءَ عَلِىٌّ وَقَدْ رَكِبَ سَيَّارَتَهُ 3- Hal muzari fiil olursa başına bir şey gelmez. Ancak başında gad َقَدْ varsa ve وَilave edilir. Öğretmen sınıfa öğrencileri müjdeleyerek الْمُعَلِّمُ الصَّفَّ يُبَشِّرُالطَلَبَ 4- Hal isim cümlesi olursa başına ve وَ gelir. İnsanlar uyurken ben uyumadım. اَنَا سَهِرْتُ وَ النَّاسُ نَائِمُونَ 5- Halde harf-i cer veya zarf varsa, aynen kalır. Hilali bulutlar arasında gördüm. رَاَيْتُ الْهِلالَ بَيْنَ السَّحَابِ Ziynetleri içinde kavminin yanına عَلَى قَوْمِهِ فِى زِينَتِهِ
arapça hal ile ilgili sorular